OECD’nin Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilere İlişkin Model Anlaşmasında, çifte vergilendirmeyi önlemek için temel olarak iki yöntem önerilmektedir. Bunlar, “İstisna Yöntemi (Exemption Method)” ve “Mahsup Yöntemi (Credit Method)”dir. Türkiye’nin bugüne kadar imzaladığı anlaşmalarda bu iki yönteme de (bazen farklı durumlarla ilgili olarak her ikisine de) yer verilmekle birlikte, anlaşmalarda ekseriyetle mahsup yöntemi benimsenmiştir. Bu yöntemler, özel durumlar hariç (temettü ve faiz gelirleri vs.) Model Anlaşma ve Anlaşma Yorumları çerçevesinde ana hatlarıyla ve özetle ele alınacak ve mahsup yönteminin Türk Vergi Kanunlarında yer alan uygulamasına değinilecektir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (ı) bendi uyarınca; finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si, kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirilebiliyor.
2020 yılının sonundan bu yana gündemde olan “küresel asgari kurumlar vergisi (global minimum corporate tax)” geçtiğimiz günlerde ABD Hazine Bakanı Janet Yellen tarafından yeniden gündeme getirildi.
COVID-19 küresel salgını yaklaşık bir yıldır tüm dünyaya adeta bir bilim kurgu filmi yaşatıyor. Artık aşıların gündeme gelmeye, hatta uygulanmaya başladığı şu günlerde, salgın özellikle kuzey yarım kürede zirve noktasında. Sağlığımızın yanı sıra, hem makro, hem de mikro düzeyde, ekonomileri, maliye ve para politikalarını, vergi gelirlerini ve uygulamalarını da doğrudan etkiliyor. Bu etkileri en aza indirmek, mali semptomları (belirtileri) gidermek ve azaltmak amacıyla, hem ülkeler hem de uluslararası kurum ve kuruluşlar yoğun çaba sarf ediyor. Salgının getirdiği, daha önce görülmemiş, kendine özgü ve benzersiz koşullar, pek çok ekonomik konuyla ilgili yeni bir yaklaşım ve bakış açısını da gerektiriyor. Bu kapsamda; daha önce OECD tarafından yayımlanan “Çok Uluslu Şirketler ve Vergi İdareleri İçin Transfer Fiyatlandırması Rehberinde (Transfer Pricing Guidelines for Multinational Enterprises and Tax Administrations)” belirtilen ve transfer fiyatlandırması uygulamalarının ve bu uygulamaların temelini oluşturan emsallere uygunluk ilkesinin (arm's length principle) de salgın koşulları göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesi gereği ortaya çıktı. Ortaya çıkan bu ihtiyacı gidermek amacıyla; emsallere uygunluk ilkesinin, mevcut durum, koşullar ve zorluklarda uygulanmasına ilişkin yeni yaklaşımları da içeren, “COVID-19 Pandemisinin (Küresel Salgınının) Transfer Fiyatlandırmasına Etkileri Hakkında Rehber (Guidance on The Transfer Pricing Implications of The COVID-19 Pandemic)” OECD tarafından, 18 Aralık 2020 tarihinde yayımladı.
Sermaye Piyasası Kanununa tabi şirketlerin temsilcileri veya yetkilileri tarafından işlenen suçlarda uygulanacak yaptırımlar 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda düzenlenmiş durumda. Ancak bu kişilerin tabi olacakları tek kanun şüphesiz Sermaye Piyasası Kanunu değil. Ayrıca Türk Ceza Kanunu ve Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler de bu kişiler açısından bağlayıcı. Peki, bu şirketlerin temsilcileri veya yetkilileri tarafından muhasebe hilesi yapılması veya gerçek dışı hesap açılması durumunda devreye sadece Sermaye Piyasası Kanunu mu girecek? Belirtilen diğer kanunlarda bu konu düzenlenmiş mi? Düzenlenmiş ise hangisi uygulanacak? Yoksa hepsi birden mi uygulanacak? Bu sorulara ilişkin cevapların tümünü yazımızda bulacaksınız.
Vergi Piramitleşmesi (Tax Pyramiding), özellikle son dönemde sıkça duyduğumuz bir kavram. Mal veya hizmetler üzerinden alınan bir vergi, kimi zaman o malın ya da hizmetin maliyetine, çoğu zaman da doğrudan verginin matrahına girerek sonraki safhalarda alınacak olan verginin matrahını ve tutarını etkiliyor. Özellikle verginin doğrudan matraha dâhil olduğu durumlarda, işlem üzerinden hesaplanan bir vergi, bir başka verginin matrahının yeniden oluşmasına ve sonraki işlem vergisinin daha yüksek tutarda hesaplanmasına neden oluyor. Buna literatürde Vergi Piramitleşmesi deniyor.
Devleti devlet yapan, belki de en önemli varlık sebebi vergilendirme gücü ve yetkisi. Devleti herhangi bir kişi, kuruluş ya da organizasyondan ayıran en büyük fark ise vergilendirme gücünün meşrubir temelinin olması.
Başarısını değerlendirmeden önce, Karşılıklı Anlaşma Usulüne (MutualAgreementProcedure/MAP)kısaca değinmekte fayda var. Karşılıklı Anlaşma Usulü, OECD’nin Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilere İlişkin Model Anlaşmasında yer alan, çifte vergilendirmeyi önlemeye yardımcı olacak yöntemlerden birisi.
Herkes tarafından genel hatlarıyla bilinse de, öncelikle vergi cenneti (tax haven) kavramına değinmekte fayda var. Vergi cennetikısaca, verginin hiç uygulanmadığı veya düşük oranda uygulandığı ülke ya da bölgeolarak tanımlanabilir. Bu ülkelerdeki vergioranları çoğu zaman diğer ülkelerle haksız rekabet meydana getirecek kadar düşüktür.
Geçtiğimiz yıllarda Cumhurbaşkanı (dönemin Başbakanı) tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’ne gerçekleştirilen bir çalışma ziyaretinde;dönemin ABD Başkanı Obama ile de ikili bir görüşme gerçekleştirilmişti. O dönemde bu ziyaretin en önemli gündem maddesi şimdi olduğu gibi Suriye meselesiydi.
Devletler en temel gelir kaynağı ve ekonomi politikası aracı olan vergileri toplarken bir takım ilkelere göre hareket ederler. Bu ilkeler hem vergiden beklenenlerin yerine getirilmesine hizmet eder, hem de etkin ve verimli bir vergi sisteminin kurulmasına yardımcı olur.
Yazımızın esas gündemine geçmeden önce, kısaca G20(Group of Twenty) hakkında bilgi vermekte yarar var. G20, ülkemiz de dâhil olmak üzere toplam 19 devletten
Varlığı bir dert, yokluğu yara olan servet. Arapça kökenli bir kelime olan servet; varlık, zenginlik, mal, mülk anlamlarına geliyor.
Çifte vergilendirme özetle; aynı mükellefin aynı konu için ve aynı dönemlerde iki (veya daha fazla) devlette birbirine benzer vergilere tabi tutulmasıdır.