Zamanaşımı, hukukun her alanında vardır. Zamanaşımı ilke olarak devlet kurumlarının vatandaş nezdinde kuracağı işlemler, yapacağı eylemler yönünden, vatandaşı gözeten bir durumdur. Hukukun belirlediği bir sürenin geçmesiyle işlem kurma, eylem yapma yetkisinin kullanılamamasıdır.
Vergi hukukunda tarh ve tahsilat işlemleri açısından, başlangıcının ve bitişinin bağlı olduğu hukuksal durumlar birbirinden farklı olmakla birlikte zamanaşımı süresi beş yıldır. Vergi Usul Kanunu’na göre vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği yılı izleyen yıldan itibaren beş yıl içinde işlem kurulmaması durumunda kamu alacağı için tarh işlemi yapılamaz. Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre kamu alacağı vade tarihinin içinde bulunduğu yılı izleyen yıldan itibaren beş yıl içinde tahsil edilmeyen alacak için herhangi bir işlem kurulamaz.
Bu süreleri durduran, kesen durumlar olmakla birlikte ilke olarak beş yıllık sürenin geçmesi ile idarenin yetki kullanımı da mümkün olmamaktadır.
“Zamanaşımı olmasaydı ne olurdu?” sorusuna mutlak bir yanıt vermek güçtür. Zamanaşımı kamu alacağı açısından, gecikme faizi ve gecikme zammı niteliğindeki ek yükler yönünden değerlendirilebilir bir konudur. Zamanaşımı olmasaydı ve idare onlarca yıl sonra alacağını isteme yoluna gidebiliyor olsaydı uygulanacak faiz ve zam gibi mali yükler için bir sınır belirlenmediği sürece ödenmesi mümkün olmayan tutarlarda yüklerle karşılaşılırdı. Zamanaşımının idarenin görev ve yetki kullanımında özenli olmasına da katkısı olduğu söylenebilir. Zamanaşımı olmasaydı, idarenin keyfi olarak alacağın izlenmesi konusunda ihmali davranması ve dilediği zamanlarda alacağın izlenmesi ya da izlenmemesi yönünde işlemlerle vatandaş üzerinde etki alanı oluşturması söz konusu olabilirdi.
Zamanaşımının başkaca nedenlerle de etkin bir durumu temsil ettiği söylenebilir. Bununla birlikte vergi uygulamalarında 5 yıllık süre, her 5 yıllık sürenin dolmasına yakın zamanlarda artan zamanaşımlı işler nedeniyle idare yönünden az bir süreymiş gibi algılanmasına yol açar. Her 5 yıllık sürenin özellikle son bir yılı ve hatta son birkaç ayında bile nefesleri kesen bir zamanaşımlı iş endişesi ve koşturmacası yaşanır. Ekonominin değişimi ve gelişimine bağlı olarak artan yükümlü ve işlem sayısı 5 yıllık sürenin gözden geçirilmesini, konular itibariyle farklı zamanaşımı süreleri uygulanmasının tartışılmasını gerektirebilir.
Vergi uygulamacılarına zamanaşımı kâbusundan uzak bir 2016 yılı diliyoruz.