TARİH ARALIĞI

Başlangıç Tarihi
Seç
Bitiş Tarihi
Seç

ARANACAK KRİTER

Kriter Seçin
Makale Başlığında

ARANACAK KELİME

Örnek “vergi mevzuatı”

13.05.2014

Sermayenin Eş Zamanlı Azaltılıp Arttırılması Sermaye Tamamlaması İçin Bir Çözüm Olabilir Mi?

 

I-SERMAYE  TAMAMLAMASINA BİR ALTERNATİF:

Daha önceki bir köşe yazımızda,  teknik iflasla ilgi yeni  TTK 376 ile eski TTK 324 üncü maddeleri arasındaki farklılıklara değindikten sonra uygulamada; vergi idaresinin, katılmamamıza rağmen, zarar telafi fonunun vergiye tabi kazanç olduğu yolundaki görüşünün şirketleri çözümsüzlükle karşı karşıya bıraktığını belirmiştik. Söz konusu yazımız, bugüne kadar en çok geri dönüşe sebep olan ve alıntı yapılan yazımız olmuştur. Tabii, özellikle Türk Lirasının 2013 ün  son aylarındaki  değer kaybı, dikkate alındığında , bu bizim için bir sürpriz olmamıştır. Bu ilgi ve gereksinimi göz önüne alarak; yazımızdan sonraki gelişmeleri de köşemize almayı bir borç bildik.

Vergi idaresinin olumsuz görüşüne karşı açılan davaların sonuçlanmaması ve bu görüşten  vaz geçildiğini gösteren bir işaret olmaması  ;  teknik iflas durumunda olan ortaklıkların  yönetimlerini ve danışmanlarını çıkış yolu üzerinde daha çok düşünmeye ve araştırma yapmaya  itmiştir. Bunun sonucu olarak, son zamanlarda; TTK nun 376 ncı maddesine göre sermayesinin 2/3 ünü yitiren anonim ve limitet  ortaklıkların,  önce; yitirilen sermaye kadar sermayeyi azaltma  ve aynı anda , eski seviyesine kadar arttırma yoluna gittikleri görülmektedir. Bu uygulamanın, ilgili ticaret sicillerince de onaylandığı ve bugüne kadar bir itirazla karşılaşılmadığı bilinmektedir. Böylece; ortaklar zarar telafisinde olduğu gibi, sermaye artışı için, yine yitirilen sermaye kadar bir ödemede bulunmakta, fakat;  ortaklıklar, vergi idaresinin zarar telafisi fonunun vergiye tabi olduğu (bizim katılmadığımız ) görüşünün yarattığı riskten ( ödeme açıkça sermaye artışı için yapıldığından)   kurtulmuş olmaktadırlar…Bu uygulamanın hukuki dayanağını araştırdığımızda;  376 ncı maddede yer alan ‘’  sermayenin tamamlanması” ibaresi ile esas sermayenin azaltılıp aynı tutarda arttırılması veya bilanço zararının kapatılması kastedilmektedir’’ şeklinde ifade edilen görüş olduğu görülmektedir[1].

Anlaşılacağı üzere; bu görüş; ‘’sermayenin tamamlanması’’ ndan sadece; ortaklar tarafından zararın kapatılması için katkıda bulunulmasının (zarar telafi fonunun)  değil, diğer bir yöntem olarak¸sermayenin yitirilen sermaye kadar azaltılarak, aynı anda eski seviyesine kadar arttırılmasının da anlaşılması gerektiğini belirtmektedir. Yine bu görüşü paylaşanlar, sermaye aynı anda arttırılacağından, en az sermayenin (50.000.-TL)  altına  kadar yani (0) a kadar  sermaye azaltımı yapılabileceğini [2]ve sonuçta ortaklık ana sözleşmesindeki sermaye miktarı değişmeyeceği için, ana sözleşme değişikliğinin de  gerekli olmadığını[3] savunmaktadırlar.  Ayrıca; ticaret sicillerinin aynı anda azaltma ve arttırmaya itiraz etmemelerinin nedeninin, Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 81. Maddesi hükmü olduğu görülmektedir[4].  

II- EŞ ZAMANLI SERMAYE AZALTIMI VE ARTTIRIMININ VERGİSEL SONUÇLARI:

Ortaklar tarafından zararın kapatılması ( telafisi) için yapılan ödemelerin vergisel sonuçlarından daha önceki yazımızda ayrıntılarıyla açıklamıştık. Acaba, sermayenin eş zamanlı olarak azaltılarak arttırmanın vergisel sonuçları ne olabilir? Sermayenin azaltılması halinde ortaklara yapılacak geri ödemelerin, daha önceki sermaye arttırımlarında dağıtılması halinde vergiye tabi olması gereken kazanç ve fonlar olması halinde, öncelikle bunların dağıtıldığının kabul edilerek kurumlar vergisine ve kar dağıtım kesintisine tabi olması gerektiği şeklindeki vergi idaresi görüşü bilinmektedir[5]. Ancak, burada sermaye zarar kadar azaltıldığından ortaklara bir dağıtımda bulunulması söz konusu değildir. Vergi idaresi, yine de, azaltılan sermaye içinde yukarıda belirtilen vergisi ödenmemiş kazanç ve fonların olması halinde, kurumlar vergisinin ödeneceğini, fakat, dağıtım söz konusu olmadığı için kar dağıtımı kesintisine gerek olmadığı görüşündedir.  Azaltma ile aynı anda yapılacak, sermaye arttırımı için ortaklarca yapılan ödemeler, sermaye artışı için yapılan ödemelerde olduğu gibi, kurumlar vergisine tabi olmayacaktır[6]. Buna göre, eş zamanlı azaltma ve arttırımda, eğer azaltılan sermaye içerisinde, yukarıda belirttiğimiz ve daha önce sermaye artışında kullanılan kazanç ve fonların olmaması halinde, herhangi bir vergilendirme söz konusu değildir. Burada akla gelebilecek başka bir soru; sermayeden indirilen zarar, daha sonraki yıllarda -kurumlar vergisi açısından- elde edilecek kazançlardan indirilebilecek midir?  Bizim görüşümüz, zarar tamamlamasında (telafisinde), vergiye tabi bir kazançla kapatılmadığı için, yine GVK’nun 38 inci maddesine göre, kapatılan zarar ileriki yıllarda vergi için kullanılabildiği gibi, aynı gerekçelerle, sermaye azaltılmasında kullanılan zararlar da vergisel açıdan ileriki yıllarda kullanılabilecektir.    

Burada,  vurgulamamız gerekir  ki; sermayenin yitirilip yitirilmediğinin kararının,  ortaklık TTK için TFRS’ na  ve vergilendirme için VUK’ na göre iki ayrı rapor hazırlıyorsa, sermayenin yitirilip yitirilmemesi tamamen TTK hükümlerine göre belirleneceğinden, TFRS na göre hazırlanan bilançoya göre verileceği tartışmasızdır.  Hangi dönem bilançosunun dikkate alınacağı , TTK 376 da açıkça, son yıllık bilanço olarak açıklığa kavuşturulmuştur. Bu hüküm şu anlama gelmektedir: sermayenin yitirilip yitirilmediğini belirleme  çalışması içinde bulunulan dönemin hangi zamanında yapılırsa yapılsın, ara dönem  ya da bu amaçla hazırlanacak bilançolar değil, TFRS’na göre hazırlanan bir önceki dönemin  dönem sonu bilançosu dikkate alınacaktır. Bu nedenle, bilançolar hazırlanırken, bu bilanço bağlayıcı ve yerine başka bir bilanço kullanılamıyacağına göre , yıl içersinde herhangi bir sürprizle karşılaşmamak için, TFRS’nin olanak verdiği fakat isteğe bağlı (özvarlığı arttırıcı) her türlü değerlemenin yapılmasında yarar vardır. Genellikle bu isteğe bağlı değerleme hükümleri dışında, ayrılması gereken beklenen değer düşüklüğü ve gider  karşılıkları nedeniyle, TFRS’na göre hazırlanan bilançodaki  öz varlık, VUK’a göre hazırlanana göre daha düşük çıkabilmekte , dolayısıyla, teknik iflasla karşılaşma riski daha büyüktür.

III-BU İŞLEMİN İŞTIRAK EDEN KURUMA ETKİSİ:

Daha, bir kurumun, iştirakine sermaye tamamlama amacıyla yaptığı ödemelerin nasıl muhasebeleştirileceğı sorunu çözülmemişken[7]; sermayenin eş zamanlı azaltımı ve arttırılması, iştirakçi kurumun bu işlemi nasıl muhasebeleştireceği sorununu gündeme getirmiştir. İki işlemi ayrı ayrı dikkate alırsak; önce sermayenin zararla azaltılması, konulan sermayenin kaybedildiği anlamına gelmekte, dolayısıyla, iştirak hesabı sıfıra inmektedir. Bu işletme için, ticari muhasebe açısından  bir zarardır ve o şekilde kaydedilecektir. Vergilendirme için kazançtan indirilmesi kabuledilebilir  mi?  VUK ‘un 3/B maddesinin ‘’ muamelelerin gerçek mahiyeti dikkate alınır’’ hükmünden hareket edersek, sonuç olarak ‘’ zararın kapatılmasıyla’’ aynı nitelikte olan bu işlemden doğan zararın da iştirak sahibince kanunen kabul edilen gider yazılması gerektiği  görüşündeyiz, ancak vergi idaresinin de bu nedenle, bu zararın kazançtan indirimesine izin vermeyeceği de ortadadır. Bu durumda, ihtirazı kayıtla beyan verilmesi önerilebilir. Bu indirimin kabul edileceği konusunda bir Danıştay kararı olduğunu hatırlatmak isteriz[8].   

IV-SONUÇ:

Sonuç olarak, TFRS’na göre hazırlanan en son yıllık bilançoya göre, sermayenin 2/3 ünün yitirildiğinin saptanması  halinde, zararın ortaklar tarafından kapatılmasının hem kurumlar vergisine ve hem de KDV ye tabi bir işlem olduğunu ileri süren vergi idaresi görüşü karşısında ; ya  sermayenin (eğer kaldıysa)  kalan miktarına indirilmesi ya da sermayenin  sıfıra kadar indirilmesi ve eş zamanlı olarak  eski seviyesine kadar arttırılması işlemleri, uygulanabilir bir çözüm olarak görülmektedir.


[1] Poroy,  Çam, Tekinalp , ‘’Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku’’  BETA, İstanbul 2003 (Güncelleştirilmiş 9. Bası), sahife:734.

[2] Prof.Dr.İsmail Kayar,’’Yeni TTK’ya göre Anonom Şirketlerde Sermayenin kaybı ve Borca Batıklığın Tesbiti  ve Sonuçları’’    http://dosya.marmara.edu.tr/huk/fak%C3%BCltedergisi/2012C.18.S.2/14.oturum.pdf

[3] Poroy,Çam,Tekinalp, a.g.e. sahife: 766

[4] Azaltılma ile artırmanın eş zamanlı olarak yapılması için başvuru ve belgeler

MADDE 81- (1) Sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı olarak, azaltılan miktarla aynı tutarda veya daha yüksek bir tutarda artırılmasına karar verilmesi halinde,aşağıdaki belgeler de müdürlüğe verilir:         Volkan Kara,’’ Sermayenin Kaybı, Sermayenin Bilanço Zararı Nedeniyle Karşılıksız Kalması’’ Lisans Tezi, sahife 13; Süleyman Demirel Üniversitesi. 

[5] Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 1.6.2012 tarih ve B.07.1.0.06.49-010.01-11 sayılı özelgesi.

[6] GVK madde 38.

[7]  Vergi idaresinin daha once, zarar kapatma ödemelerinin gider yazılabileceği yolundaki görüşü, (Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 16.11.1982 tarih ve KVK.22113-925 sayılı ) , GİB’nın yukarıda bahsi  geçen özelgesinden bu görüşün olumsuz olarak  değiştirdiği  anlaşılmaktadır. 

[8]  Danıştay 4. Dairesi; E:2000/3835 ve K:2001/2194 sayılı kararı ile, iştirak için ödenen sermaye tamamlamasından doğan zararın KV tabi kazançtan indirilebileceğini hükme bağlamıştır.

YORUMLAR

  • Üstadım teşekkür.

    Ziyaretçi

Daha Fazla