Bir ülkede belirli bir zamanda uygulanan vergi, resim, harç ve benzeri mali mükellefiyetlerin bütününden oluşan organik dokuya “ vergi sistemi “ denilmektedir. Vergi sistemleri ülkelerin sosyal, siyasal, hukuki ve iktisadi yapılarına göre değişik şekiller alabilmektedir. Ayrıca ülkelerin vergi sistemleri zaman içerisinde değişik faktörlerin etkisiyle de değişime tabi olabilmektedir. Ülkemizde de vergi yasalarında değişik sıklıkta ve dönemlerde düzenlemeler yapılagelmiştir. Bir ülkenin vergi sistemini, o ülkenin ekonomisinden ve kamu maliyesinden soyut düşünmek doğru değildir. Bu nedenle ekonomik yapı, kamu maliyesinin boyutları, kamu maliyesi alanındaki gelişmeler, kamu maliyesinin yapılanma gerekleri ve ne şekilde yapılandırılacağı gibi hususlar vergi sistemi üzerinde önemli sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Bu yüzden kamu kesiminin gerek ekonomik ve gerekse mali yönü, siyasi tercihlere göre farklılıklar göstermesine karşılık, çağdaş ve istikrarlı gelişmeler doğrultusunda genel çerçevesi itibarıyla uzlaşılması gereken bir meseledir. İdarecilere düşen görev, fertlerin gelirleri, servetleri ve harcamaları üzerinden devletin egemenlik gücüne dayalı olarak aldığı vergiyi mükelleflere sevdirmek ve vergiye olan gönüllü uyumlarını en azami düzeye çıkarmaktır. Uygulamada vergi sistemi üç temel yapıdan oluşmaktadır. Bunlar “ vergi mevzuatı “,bu mev-zuatı devlet adına uygulayan durumunda bulunan “ vergi yönetimi “ ve “ vergi mükellefi “ ya da “ ödeyicisi “ dir. Vergi sisteminin kendinden beklenen temel işlevleri yerine getirebilmesi için adalet sağlayıcı yasal düzenlemelerin yanısıra, yeterli ve etkin bir yönetim ve denetim fonksiyonlarının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Türk Vergi Sistemi çağdaş bir yapıya sahip olmasına karşılık, vergisel uygulamalarda görülen aksaklıklar, sistemde belirlenen amaçların sağlıklı ve zamanında gerçekleştirilememesi, demokratik sosyal devlet anlayışını zedeleyici bir durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.