Türkiye’de kamusal harcamaların ana finansman kaynağı olan vergiler, mükellefler tarafından kısmen ya da tamamen kayıt dışı tutulduğunda hem hazine gelirlerinde eksilmeye yol açmakta hem de kamu borcunu yükseltmektedir. Bu kayıp ve kaçakları engelleme çabasında, vergi idaresinin başvurduğu en önemli yöntemlerden biri vergi denetimi ve buna bağlı olarak uygulanan cezalardır. Ancak modern ceza teorilerinde cezaların caydırıcı ve ıslah edici olması hedeflenirken, Türkiye’deki mevcut maddi vergi cezalarının bu işlevi yerine getirmediği görülmektedir. Aksine, bazı durumlarda bu cezaların, mükellefleri vergi kaçakçılığı yapmaya teşvik edici bir özellik taşıdığına dair kanıtlar bulunmuştur. Bu çalışma, ödüllendirici ceza kavramını örnek olaylar üzerinden tanıtarak, Türkiye’de vergi kaçakçılığının neden bazı mükellefler için rasyonel bir tercih haline geldiğini irdelemekte ve bu paradoksal durumun literatüre nasıl bir katkı sağladığını tartışmaktadır.
Taxes, which are the main source of financing for public expenditures in Turkey, reduce treasury revenues and increase public debt when they are partially or completely kept off the books by taxpayers. To prevent these losses and evasions, one of the most important methods used by the tax administration is tax auditing and the associated penalties. However, while modern penalty theories aim for penalties to be deterrent and rehabilitative, it is observed that the current substantial tax penalties in Turkey do not fulfill this function. On the contrary, there are findings that in some cases these penalties have a characteristic that encourages taxpayers to evade taxes. This study introduces the concept of rewarding punishment through case studies, examining why tax evasion has become a rational choice for some taxpayers in Turkey, and discusses the contribution of this paradoxical situation to the literature.