I- GİRİŞ: Vergi yargısı genel olarak; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan usul ve esaslar doğrultusunda adlarına ceza kesilen ve/veya vergi tarh edilen gerçek veya tüzel kişilerin, uyuşmazlığa konu idari işlemin niteliğine bağlı olarak Danıştay, idare veya vergi mahkemelerinde açmış oldukları davaların görülmesine ve uyuşmazlıkların giderilmesine ilişkin sürecin tamamını kapsayan bir kavram olarak tanımlanabilir. Vergisel uyuşmazlığa konu idari işlemin niteliğine bağlı olarak mevcut uyuşmazlık, ilk derece mahkemesi olarak idare veya vergi mahkemelerinde dava konusu yapılabilecek olmakla birlikte 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24. maddesinde Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak görevli olduğu davalar da hüküm altına alınmıştır. Öte yandan ilk derece mahkemeleri tarafından verilen nihai kararlar Bölge idare mahkemeleri nezdinde “itiraz” ya da Danıştay nezdinde “temyiz” konusu edilebilirler. İdari yargı organları tarafından verilen nihai kararlar, 30 gün içinde ilgililer tarafından temyiz veya itiraz konusu edilmemesi durumunda kesinleşmektedirler. Öte yandan idari yargı organları tarafından verilen nihai kararların itiraz ve temyiz konusu edilmeksizin kesinleşmelerine rağmen daha sonra ortaya çıkan bir belge veya yargılama aşamasında karara esas alınan bir belgede sahteliğin mevcut olduğunun ortaya çıkması ya da hile vb. Durumların varlığı, kesinleşmiş mahkeme kararının gerçeğe ve hukuka aykırı bir karar mahiyetine kavuşmasına neden olabilecektir. İ.Y.U.K.’un 53. Maddesinde tadadi olarak belirtilen nedenlerin varlığı durumunda ilgililer yargılamanın yenilenmesini talep edebilirler. Yazımızın izleyen bölümlerinde uygulamada olağanüstü yargı yollarından biri olarak değerlendirilen yargılamanın yenilenmesi müessesesi tüm yönleriyle ayrıntılı olarak açıklanacaktır.