Hukuk kuralları, toplum içindeki tutum ve davranışları düzenleyen ve uygulaması devlet tarafından yürütülen kurallardır. Hemen hepsinin içeriğinde bir buyurgan tavır saklıdır. Hukukun temel amaçı gerek bireysel, gerekse toplumsal çıkar çatışmalarını gidermek ve bunları dengeli hale getirmektir. Her borç ilişkisinde ister yazılı ister sözlü olsun genellikle üç unsur mevcuttur. Bunlar sırasıyla; ''alacaklı'' , ''borçlu'' ve ''edim''dir.Borç ilişkisinde taraflardan birisi mutlaka hukuken alacaklı durumdadır. Alacaklı aktif durumdadır ve borçludan alacağının ödenmesini isteme hakkına sahiptir. Tüzel kişilerdede borç ilişkisinde alacaklı taraf olabilmektedir. Taraflar arasında hangi tür akit (satım,kira,ariyet,karz,hizmet,vekalet,istisna) mevcut olursa olsun bir alacaklı taraf mevcuttur. Bir borç ilişkisinin alacaklı için doğurduğu en önemli hak ''alacak hakkı'' ve '' bu alacağı talep'' hakkıdır. Alacak hakkının özür bir ''talep hakkı''na dayanır. Bir talep hakkı varsa o taktirde bir alacak hakkı var demektir. Borçlu, borç ilişkisinin pasif pasif tarafını oluşturmaktadır. Zira, kendisinden alacaklı taraf edimin ifasını istemektedir. Her borç ilişkisinde mutlaka bir borçlu taraf mevcuttur. Borçlu ve alacaklı tarafı olmayan bir borç ilişkisi kurulamaz. Borçlu taraf bazı dırımlarda pekala alacaklı niteliği de taşıyabilir. İki tarafada borç yükleyen sözleşmelerde borçlu aynı zamanda alalcaklı da olabilir. Edim ifa anlamında kulanılan bir sözcüktür. İfa ise, yerine getirme, ödeme, iş yapma borçu, sona erdirme durumu anlamlardında kullanılmaktadır.Hukuk dilinde ise, alacaklının ifasını talep yetkisine sahip olduğu, borçlunun ifa yükümlülüğü altına girdiği borç konusuna edim adı verilmektedir. Borçlu imkansızlık nedeniyle borcunu ödeyemez ise, alacaklı tarafı edim kadar bir kaybı olacaktır. Sözkonusu kayıp karşısında vergiyi doğuran olay nedeniyle ya kayıp görmezlikten gelinecek ya da kayıp vergi hukuku tarafından benimsenerek alacaklıya ve borçluya ayrı ayrı nitelikte olmak üzere vergi avantajı sağlanacaktır. Türk vergi sistemi kaybı kabullenmiş ve taraflara avantaj tanımıştır. borçunun edinimi ifa edememesinin nedeni imkansızlık olduğu kanıtlanırsa o taktirde alacak vergi yasasının dileğiyle ‘’tahsilinden vazgeçilen alacak’’ niteliği kazanmaktadır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesinde; konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların, borçlunun defterinde özel bir karşılık hesabına alınacağını, bu hesabın muhteviyatının ise alacaktan vazgeçildiği yılın sonunda başlayarak üç yıl içinde zararla atfa edilmediği taktirde kar hesabına naklonunacağı belirtilmiştir. Konkordata ya da sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, alacaklı mükellef açısından değersin alacak niteliğindedir. Borçlu yönünden ise bu durum, yani vazgeçilen alacak, gelir ya da bir kar niteliğindedir. Vazgeçilen alacağın borçlu tarafından karşılık hesabında tutulabilmesi için işletmenin bilanço esasına göre defter tutuyor olması gerekir. Borçlunun işletme hesabı esasına göre defter tutması halinde ödenmeyen borç aynı yıl gelir yazılmalıdır. Çünkü karşılık hesabı sadece bilanço usulüne göre defter tutan mükellefler için kullanılmaktadır. II- KONKORDATOYA GİDİLMESİ: Konkordato, borçlarını ödeyemeyecek hale gelen bir kişinin, alacakları ile yargı önünde yaptığı ödeme anlamasının adıdır. Konkordato, ödeme günlüğü içine düşen iyi niyetli tacir veya diğer borçluların, alacaklılarıyla yargının (tetkik mercii) gözetimindeanlaşarak borcunun bir kısmını ödemekten kurtulduğu bir borç ödeme rejimidir. Konkordatoya ilişkin hukuki düzenlemeler icra ve iflas Kanunu’nun 285 ve 309. maddeleri arasında yer almaktadır. Mevcut mallar ve alacakları borçlarının en az %50’sini ödemeye yetmeyen borçlu konkordato isteyemez. Konkordato talebi kabul edilirse borçluya iki aylık bir süre verilir ve bilgili ve tecrübeli bir Türk vatandaşı komiser olarak atanır. Borçlu konkordatoların kabulünden itibaren rehin ve ipotek tesis edemez, gayrimenkul satamaz, kefil olamaz ve ivazsız tasarrufta bulunamaz. Konkordato ilanları yurt içinde yayımlanan tirajı en yüksek beş gazeteden birinde yazılır. Konkordato kaydedilmiş olan alacakların üçte ikisine malik alacaklılarn üçte ikisine baliğ olan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş olmalıdır. İmtiyazlı alacaklılarla borçlunun karısı, kocası, ana, baba ve çocuğun alacak ve alacakların kabulünde oylamaya kabul edilemez. Tasdik edilen konkordato bütün alacaklılar için mecburidir. Rehinli alacakların kıymetine tekabül eden miktardaki alacaklar ile devletin kamu hukukundan doğan alacakları konkordato kapsamı dışındadır.