5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun (K.V.K.’nun) 7’nci maddesi hükmü gere-ğince, maddede belirtilen kurumların elde ettiği kazançlar kurumlar vergisinden muaftır. Madde hükmünde yapılan düzenleme çerçevesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede belirtilen muafiyet hükümlerinden yararlanabilmesi için bu kurumların madde hükmünde ayrıca belirtilmesi gereklidir. Dolayısıyla; mukim oldukları ülkede kurumlar vergisinden muaf olan kurumların bu muafiyetleri “mülkilik ilkesi” gereği Türkiye’de geçerli olmayacak; bu kurumların Türkiye’de de kurumlar vergisinden muaf olabilmesi için K.V.K.’nun 7’nci maddesinde ismen belirtilmesi veya madde hükmünde “eşdeğer yabancı kurumlar” ibaresine yer verilmesi veya mahiyet itibariyle maddede sayılan kurumlara benzer bir kurum olması veya özel bir kanun ile kurumlar vergisinden muaf tutulması gereklidir. K.V.K.’nun 8’inci maddesinin 1’inci fıkrası hükmü gereğince, maddede sayılan istisna hükümlerinden dar mükellefiyete tabi kurumlar da aynen tam mükellefiyete tabi kurumlar gibi yararlanabilecektir. K.V.K.’nun 7’nci ve 8’inci maddesi dışında dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettiği bir kısım kazançların kurumlar vergisine tabi olmamasına yönelik olarak 12’nci maddenin birinci fıkrasının numaralı bendinin parantez içi hükmünde özel bir düzenlemeye gidilmiştir. Makalemizin aşağıdaki bölümlerinde Türkiye’ye döviz girişi sağlamak ve iktisadi kalkınma için vergi politikasının sistemli bir şekilde kullanılması temel amaçlarını güden ve esas itibariyle 1950’li yıllardan bugüne değin uygulama alanı bulan bu düzenleme irdelenecektir.