Değerleme, belirli bir dönemi kapsayan ekonomik faaliyetlerin sonuçlarının anlamlı hale getirilerek değerlendirilebilmesi için tasarlanan bilançonun, bir mali tablo olarak, işletmenin belirli bir tarihte sahip olduğu varlıkları ile bu varlıkların kaynaklarının, gerçek duruma en yakın değerleriyle ifade edilmesini hedefleyen bir faaliyettir. Bu çerçevede, TTK’nun 73’üncü ve VUK’nun 186’ncı maddelerinde benzer ifadelerle, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmek şeklinde tanımlanan envanter çıkarma faaliyeti ile başlayan işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin dönem sonu değerlemesi, envanterle varlığı tespit edilen kıymetlerin tasnifi ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş olan bilançoya aktarılması ile anlamlı hale gelir. Bu çerçevede, öncelikle işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin envanteri çıkarılarak mevcut durumları miktar olarak tespit edilirken değerleme faaliyeti kapsamında ise bu kıymetlerin gerçek değeri ile bilançoya yansıtılması sağlanmaktadır. Dolayısıyla, değerleme, değerleme tarihi itibariyle işletmedeki varlık, borç ve alacakları gerçek değeri ile kavramayı amaçlayan bir faaliyettir. Değerleme faaliyetinin bir parçası olarak, emtia alım satımı ya da üretimi ile iştigal eden işletmelerin dönem sonunda stoklarında bulunan ilk madde ve malzeme, yarı mamul, mamul, ticari mallar ile diğer stoklarının envanterini çıkarmak suretiyle, söz konusu stokları niteliklerine göre tasnif etmek suretiyle değerlerini tespit çalışması, faaliyet dönemine ilişkin olarak ortaya çıkan kar ya da zararı tespit açısından zorunlu bir işlemdir. Bu noktada, emtia değerlemesi kapsamında, stoklarda yer alan emtia içinde çeşitli nedenlerle kıymetinde düşüklük bulunan malların dönem sonu değerlemesi vergilendirmeye esas alınacak mali karın hesaplanmasında özellik arz etmektedir. Bu çerçevede, yapılan çalışma kapsamında, kıymeti düşen malların dönem sonu değerlemesi konusu ele alınacaktır.