YILLIK BEYANNAMEDE BEYAN ESASI 1. GENEL AÇIKLAMA 4369 Sayılı Kanunla anlaşılması zor, karmaşık bir sistematik çerçevesinde bulunan, bu nedenle de uygulamada sıkça yanlışlıkların yapılmasına yol açan gelirin toplanması ve beyanı ile ilgili düzenleme basit ve uygulaması kolay bir yapıya dönüştürülmüş, teşebbüs gelirlerini ve ücretleri gözeten bir sistem oluşturulmaya çalışılmıştır. 4369 sayılı yasa ile yapılan bu değişiklikler sonucunda Gelir Vergisi Kanunu’nun 2’nci maddesinin 1-6 numaralı bentlerinde yazılı gelir unsurları ile ilişkilendirilemeyen gelirlerin, kaynağı ne olursa olsun diğer kazanç ve irat olarak vergilendirileceği hüküm altına alınmış ve gelir kavramı içerisine giren diğer kazanç ve iratların sayılarak belirtilmesi uygulamasından vazgeçilmiştir. Ancak, 4369 sayılı kanunun hazırlıkları sırasında ve yasallaşma sürecinde mevcut olan ekonomik koşullar, 1997 yılı ortalarında Tayland’da başlayan sermaye ve mal hareketleri ile Güneydoğu Asya’yı etkisi altına alan finansal kriz, 1998 yılının ortalarında Rusya’yı da etkisi altına alarak tüm dünyada ekonomik krize yol açmıştır. Dünya ekonomisini sarsan bu kriz Türk ekonomisini de etkilemiş ve ekonomik daralmaya neden olmuştur. Vergi sistemini ekonomik koşullardan bağımsız olarak düşünmek mümkün olmadığından, yeni düzenlemelere gidilmiş ve 4444 sayılı yasa ile 4369 sayılı kanunla yapılan köklü değişiklerin bir kısmı 01.01.2003 tarihine kadar ertelenmiştir. 4444 sayılı kanunla Gelir Vergisi Kanunu’nun 85 ve 86’ncı maddelerinde yapılan değişiklik sonucu her gelir unsurunun kendi içerisinde ayrı olarak ele alınması ve değerlendirmeye tabi tutulması imkanı sağlanmıştır. Söz konusu gelir unsurunun beyan edilmesi gerekmiyor ise diğer gelirler nedeniyle verilmesi gereken yıllık beyannameye dahil edilmemesi sağlanmıştır. Buna göre, 86’ncı maddede sayılan kazanç ve iratlar için hiç bir şekilde beyanname verilmeyecek; ticari, ziraî ve mesleki kazançlar nedeniyle zorunlu olarak verilmesi gereken yıllık beyannamelere, bu kazanç ve iratlar ithal edilmeyecektir. Böylece, gelirin toplanması bakımından ticari, zirai ve mesleki kazanç sahiplerini cezalandırıcı bir mahiyet taşıyan ve bu mükelleflerin fazla vergi ödemelerine yol açan önceki düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca Gelir Vergisi Kanunu’nun 93’üncü maddesinde yer alan “Aile reisi beyanı” da 4369 sayılı kanunla 29.07.1998 tarihinde geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır. Bu şekilde, eşlerin ve velayet altındaki çocukların yıllık beyanname ile bildirmesi icap eden gelirlerinin aile reisi tarafından beyan edilmesi uygulamasına (1998 yılı içinde geçerli olmak üzere) son verilmiştir. Eşler ve velayet altındaki çocuklar yıllık beyanname ile beyan edilmesi gereken gelirlerini ayrı ayrı verecekleri beyannameler ile beyan edeceklerdir. Bu şekilde aile bireylerine ait gelirlerin bir tek beyannamede toplanarak vergi dilimlerindeki artan oranlılık nedeniyle daha fazla vergi ödenmesine neden olan uygulamaya son verilmiştir. Aile reisi beyanı kalkmış olmakla beraber velayet altındaki çocukların kanuni temsilcileri için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10’uncu maddesinde yer alan sorumluluk devam etmektedir. Konu ile ilgili olarak yapılan son yasal düzenleme ise, 4605 sayılı yasa ile hayata geçirilmiş bulunulmaktadır. Bu çerçevede daha önce uygulamadan kaldırılan hayat standardı esası, 01.01.2000 tarihinden geçerli olmak üzere yeniden uygulamaya konulmuştur. Kısaca genel esaslarına değinilen bu yasal düzenlemeler doğrultusunda, mükelleflerin 2000 takvim yılında elde ettikleri gelirlerin beyan esasları izleyen bölümlerde ayrıntılı olarak açıklanmış bulunulmaktadır.