İlk olarak Tiebout (1956) tarafından teorize edilen vergi rekabeti, küreselleşmeyle birlikte uluslararası düzeyde efektif kurumlar vergisi oranlarının düşmesine, ulusal düzeyde ise mali kapasitenin zayıflamasına yol açmıştır. Ilımlı vergi rekabeti verimliliği artıran reformları teşvik edebilirken, rekabetin zararlı şekli vergi yükünü işgücü ve tüketim gibi daha az hareketli faktörlere kaydırarak ve düşük vergili ülkelere kar transferini kolaylaştırarak eşitliği zedelemektedir. Buna yanıt olarak, OECD/G20 Kapsayıcı Çerçevesi, zararlı vergi rekabeti uygulamalarını engellemek ve mali istikrarı güçlendirmek için %15'lik bir efektif vergi oranı tabanı belirleyen Küresel Asgari Kurumlar Vergisini gündeme getirmiştir. Bu çerçevede, yüksek ve düşük vergi uygulayan yargı bölgelerinin bir arada bulunduğu Avrupa Birliği önemli bir örnek teşkil etmektedir. Özellikle Bulgaristan, İrlanda, Macaristan ve Kıbrıs gibi ülkelerin, %15’in altında efektif oranlar uyguladığı görülmektedir. Bu eşitsizlikleri gidermek için, nitelikli ulusal asgari oranların benimsenmesi, tercihli rejimlerin rasyonelleştirilmesi ve şeffaflık mekanizmalarının güçlendirilmesi öncelikli olarak ele alınmalıdır. Bu tür önlemler, mali egemenliği korumak ve Birlik genelinde vergi gelirlerinin daha adil bir şekilde dağıtılmasını teşvik etmek için önemlidir.
First theorised by Tiebout (1956), tax competition has led to a decline in effective corporate tax rates at the international level and a weakening of fiscal capacity at the national level with globalisation. While moderate tax competition can encourage reforms that increase efficiency, harmful forms of competition undermine equality by shifting the tax burden to less mobile factors such as labour and consumption and facilitating profit transfers to low-tax countries. In response, the OECD/G20 Inclusive Framework has introduced the Global Minimum Corporate Tax, which sets a 15% effective tax rate floor to prevent harmful tax competition practices and strengthen fiscal stability. In this context, the European Union, which includes both high- and low-tax jurisdictions, serves as an important example. In particular, countries such as Bulgaria, Ireland, Hungary and Cyprus are seen to apply effective rates below 15%. To address these inequalities, the adoption of qualified national minimum rates, the rationalisation of preferential regimes and the strengthening of transparency mechanisms should be prioritised. Such measures are important for safeguarding fiscal sovereignty and promoting a more equitable distribution of tax revenues across the Union.