Türkiye, birinci derece deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla önlemler alınmadığı sürece deprem olarak isimlendirilen bu doğal afetin gerek maddi gerekse manevi ciddi yıkıcı etkileri olabilmektedir. Türkiye’de yaşanılan deprem deneyimleri göz önüne alındığında aslında karşı karşıya olduğumuz sorunun ne kadar ciddi olduğu ve alınacak önlemlerin de ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Öteden beri afetlerin yıkıcı etkilerinden korunulması ve önlem alınması maksadıyla birçok kanun yayımlanmış ya da hâlihazırda yürürlükte olan kanunlar bu minvalde güncellenmiştir. Son olarak yine bu amaçla çıkarılan ve bu alanda uygulamaya yön veren temel kanun niteliği taşıyan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun1 ile ciddi önlemler alınmaya çalışılmış ve vergisel bazı teşvikler sunulmuştur. Bu çalışmamızda 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un vergisel teşviklerden faydalanılmasına yönelik düzenlemelerine değinilecek ve uygulamada karşılaşılan özellikli durumlar hakkında çözüm önerileri sunulacaktır.
Turkey is located in the first degree earthquake zone. Therefore, unless precautions are taken, this natural disaster, which is called earthquake, can make serious destructive effects, both material and moral. Considering the earthquake experiences in Turkey, it will be understood how serious the problem we are facing is and how important the measures to be taken are. Many laws have been published or current laws have been updated in order to protect against the devastating effects of disasters and in order to take precautions. Finally, with the Law No. 6306, which was published for this purpose and which is the main law that guides the implementation in this field, serious measures were tried to be taken and some tax incentives were offered. In this study, the regulations of the Law No. 6306 for benefiting from tax incentives will be mentioned and come up with solutions about the specific situations encountered during the implementation.