Günümüz ekonomik faaliyetlerinin çok çeşitli ve karmaşık yapıya sahip olması, ayrıca ülkemizde dışa açık ekonomi politikasının benimsenmesinin etkisiyle de ulusal rekabetin yanısıra uluslararası rekabetle de karşı karşıya kalınması, işletmelerin ölçek ekonomisinden faydalanarak örgütlenmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle mevcut işletmelerin birleşmeleri kaçınılmaz bir hal almış ve özellikle son zamanlarda Türk ekonomi dünyasının gündemini meşgul etmektedir. Vergi kanunlarında öteden beri birleşme ve devir halleri düzenlenmiş ve bazı koşullara uyan devir işlemlerinin vergisiz olarak yapılmasına olanak sağlanmışken, bölünmeyle ilgili bir düzenleme 4684 sayılı Kanun öncesinde yapılmamış ve vergisiz bölünme işlemlerine imkân sağlanmamıştır. Vergi kanunları ile vergisiz devir işlemine imkan verilmesinin amacı ölçek ekonomisi yaratmaktır. Oysa ölçek ekonomisi yaratmanın, işletmelerin verimli büyüklükte örgütlenmelerini sağlamanın yolu her zaman birleşme ile sağlanamaz. Ölçek ekonomisine sahip olmayan küçük işletmeler birleştirilerek, büyük, hantal ve verimsiz işletmeler ise bölünerek ölçek ekonomisine sahip işletmeler yaratılabilir. Bölünme yoluna özellikle büyük şirketler, belirli bir ölçeğin üstünde azalan verimler yasasının etkisini göstermesinden dolayı başvurabilmektedirler. Bir diğer amaç da uzmanlaşmadan faydalanmak olmaktadır. Bu makalemizde kısaca iktisadi anlamda “Birleşme” konusuna değinildikten sonra Kurumlar Vergisi Kanununun 38 ve 39’uncu maddelerinde düzenlenmiş olan “Bölünme” müessesesinin 5228 sayılı Kanun sonrası durumu irdelenecektir.