Elde edildiği kaynak yönünden muhtelif kanunlarca suç sayılan paraların (ve benzeri menfaatlerin) büyüklüğü ve bu paraların sanki yasal bir kaynaktan elde edilmiş gibi ekonomiye enjekte edilmesi ve ülkeler arası dolaşımı da dahil olmak üzere değişik şekillerde kullanılmasının sonucu bireyler, toplum ve ülke ekonomileri zarar görmüş ve dolayısıyla bu durum dünyanın pek çok ülkesini rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlığın sonucunda başta gelişmiş ülkeler olmak üzere pek çok ülke tarafından bu konuda yasal önlemler alınmaya başlanmış ve ulusal alanda yapılan bu gelişmeler, birden çok ülkeyi kapsayan örgütlenmelerin, sözleşmelerin ve ikili ve çok uluslu anlaşmaların yapılmasını sağlamıştır. Yasadışı yollardan elde edilen paraların, mali sisteme entegre edilerek ekonomik hayatta değişik biçimde işleme tabi tutulmasının suç olarak kabul edilmesi ve bu fiiller için müeyyideler öngörülmesi iki zorunluluktankaynaklanmaktadır. Birinci zorunluluk, bu paraların kullanımına ilişkin yapılacak mücadelenin, bu paralara kaynaklık eden öncül suçlarla mücadeleyi daha etkin kılacak ve cazibesini azaltacak olmasıdır. İkinci zorunluluk ise bu şekilde elde edilen maddi kıymetlerin sirkülasyonunun ve bu paralarla yaratılan zenginleşmenin büyüklüğünün, ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal sistemlerini eskiye göre daha fazla tehdit eder duruma gelmesidir.(1) Bu sorun birincisine göre karapara ile mücadeleyi zorunlu kılan daha ciddi bir sorundur. “Küreselleşme olgusunun artış göstermesi ile birlikte, suç tipleri ve suç işleme yöntemleri de hızlı bir değişim göstermiş adeta suçlular da küreselleşmiştir. Klasik suç işleme yöntemleri (hırsızlık, dolandırıcılık, kaçakçılık vb.) varlığını sürdürmekle birlikte daha karmaşık ve örgütlü (uluslararası mal ve hizmet kaçakçılığı, finansal dolandırıcılık, bilişim suçları, ekonomik suçlar vb.) suç tipleri hızlı bir değişim ve artış göstermiştir. Ferdi suçlular ve dağınık bir şekilde çalışan organize gruplardan, değişik tipte suç işleyen ve sıkı bir şekilde örgütlenmiş organize suç ağlarına doğru bir akım gerçekleşmiştir.” Dünyada uygulanan küreselleşme politikalarının da etkisiyle dünyada yaşanan bu gelişmelere ve para hareketlerinin olumsuz etkilerine karşı Türkiye’de de 19 Kasım 1996 tarihinde 4208 Sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanun yürürlüğe girmiştir.