Türkiye’de öncelikle ekonominin güçlendirilmesi için tedbirler alınması ve bu tedbirler arasında da; Devlete, kanunlara ve idarecilere güvenin tam olarak sağlanması; gelecekle ilgili karamsarlıkların ortadan kaldırılarak yatırımlara hız verilmesi; bu konuda Devlet tarafından araştırma, planlama ve yönlendirme faaliyetlerine ağırlık verilmesi; sağlanabilecek kolaylıklar ve teşviklerin süratle uygulamaya konulması; siyasi ve ekonomik istikrarın temin edilmesi ve sürekli olarak korunması, ayrıca iktidarların değişmesiyle birlikte değişmeyecek, toplumun geneli tarafından kabul edilen birbiriyle uyumlu politikaların (dış politika dahil) Devlet politikası olarak benimsenmesi ve söz konusu politikaların belli zaman aralıklarıyla test edilip, gözden geçirilerek sürekli olarak uygulanması; üretimi ve istihdamı artırıcı girişimler ile döviz kazandırıcı, artırıcı faaliyetlere özel önem verilmesi; adil gelir bölüşümünün, toplumun barış ve huzurunun sağlanması; iyi alışkanlıkların geliştirilmesi;lüksün, israfın ve toplum katmanları arasındaki haksız zenginleşmenin önlenmesi, kanaatimizce büyük bir çoğunluğun beklentileri arasındadır. Öte yandan, Türkiye’de iç ve dış borçların çok yüksek tutarlara ulaşması, milli gelir seviyesinin düşük düzeyde bulunması, enflasyonun devam etmesi, işsizliğin artış göstermesi ve bütçe açıklarının büyümesi ekonominin çok iyi yürütülmesini zorunlu kılan faktörlerdir. Nitekim, kamunun finansman ihtiyacı nedeniyle 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu(1) ve 4837 sayılı Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun ile ağırlıklı olarak vergi kanunlarında yapılan bir kısım değişiklikleri kapsayan 4842 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, yürürlüğe konulmuştur. Ayrıca; içinde bulunduğumuz günlerde, konunun arz ettiği önem dolayısıyla yeni düzenlemeler yapılması, özelleştirme çalışmaları ile diğer kaynak arayışlarının sürdürülmesi söz konusudur.