TARİH ARALIĞI

Başlangıç Tarihi
Seç
Bitiş Tarihi
Seç

ARANACAK KRİTER

Kriter Seçin
Makale Başlığında

ARANACAK KELİME

Örnek “vergi mevzuatı”

VERGİ ADALETİ KAVRAMINDA SOYUTTAN SOMUTA: TÜRK ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINI EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE SOSYAL DEVLET KAVRAMLARI İLE OKUMAK

Ağustos 1998 Sayı 119

ÖZET

Adalet, bir “olması gereken”dir, ama olması gerekenin ne olduğu belirsizdir ve yanıtı her zaman bir değer yargısını içerir. Bu görecelilik, adaletin hem hukuk dışı alanlarını hem de hukuk içi alanlarını kapsar. Etik alanlar bir yana bırakılırsa, “adalet”, hukukun özü ve amacı olarak açıklanır ve “haklılık” kavramıyla birlikte anılır. Adalet hukuk düzeninin işleyişinde bir fonksiyon (işlev) üstlenir, yani hukuk adaleti gerçekleştirmek üzere vardır. Adaletin bir türü olarak vergi adaleti, vergilendirmenin “hakça olması”dır. Neyin hakça olduğuna, zamana ve yere göre, hukuk cevap verir. Ya da hukuk, hakça vergilendirmeyi gerçekleştirmek üzere belirlediği ölçülerle kavramın içeriğini dolduracaktır. Vergilendirmenin hakça olması eğer bir talepse, bu talep, “norm öncesi durumdan hukuk kuralına” Anayasa ile taşınır. Diğer bir deyişle, vergi adaletinin “normatif düzeyi, Anayasa’dır”. 1789 Haklar Bildirgesi şöyle diyordu: “hakların güvencesinin sağlanmadığı ve erkler ayrılığının örgütlenmediği toplumlar Anayasa’ya da sahip değildirler”. Bu, anayasanın ikili amacını ortaya koyar: Siyasal iktidar yapılarını (her birine özgü yetkilerin belirlenmesini gerekli kılan erkler ayrılığı) ve bu kurumların temelini oluşturan değerleri (hakların güvencesi) tanımlamak. Yani, devlet iktidarının “sınırları” anayasa ile çizilir. Devletin vergi alma yetkisi, bu kayıtlamanın her iki boyutunun içeriğinde yer alır. Anayasa şu iki sorunun cevabını içermelidir: Vergi koyma kararını hangi kurum verecektir? Bu kamusal güce karşı bireysel hakların güvencesini veren temel değerler nelerdir? Elbette bir normun sadece Anayasa’da yer alması, o normu tek başına adil kılmaz. Bir normun anayasada yer alması, onun doğru uygulandığı anlamı na da gelmez. O zaman önce, vergi adaletini yansıtan bir anayasal normun ölçülerinin neler olduğunu belirlemeliyiz. 1789 İhtilali, “özgürlük” , “eşitlik” ve “dayanışma” sloganlarıyla, bugüne “sosyal” “hukuk” devleti kavramlarını taşıdı. Bugünün hukuk tartışmalarının eksenlerini, “insan hakları” ve “ hukuk devleti” oluşturuyor. Demek ki, vergi adaletinin ölçülerinin kaynağını “Sosyal” “Hukuk” devletinde bulacağız. Hukukun üstünlüğü ilkesi, hukukun bütününe hakim olan Anayasa’nın üzerine kuruludur. “Hukuk devleti” Anayasa hukukunun merkezinde oturur. Hukuk devletinin ölçüm cihazı ise anayasa yargısıdır. Hukuk düzeninin anayasaya uygunluğunun denetiminde, anayasa yargısının faaliyeti aslında bir yorum faaliyetidir(8)ve bu faaliyet Anayasa’ya yeni bir anlam katar: İçtihadi Anayasa. Anayasa yargıcının anayasayı içtihatla yeniden yazması, hukuk düşüncesini maddileştirir, hak ve özgürlüklerin teminatını hukuksal mekana taşır ve bu mekanda haklara sahip olma hakkı tanınır. Bu durumda, bir anayasal normun ne söylediğini belirlemek için yargıcın ne söylediğine de bakmak gerekir. Bu bizi, hem yasaların anayasaya uygunluk denetiminde kullanılan “ölçü normlar blokuna” (Anayasallık bloku)(10) götürecek, hem de bu ölçü normların hukuksal içeriğini belirlememizi sağlayacaktır. Çünkü, Anayasa yargısında yorum, bir yandan uygunluk denetimine tabi tutulan yasanın, diğer yandan da Anayasa normunun yorumunu içerir. 1982 Anayasası’nın başlangıcında “Her Türk vatandaşının bu Anayasa’daki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak... hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme .. hak ve yetkisine sahip olduğu” ifade edilir. 2.maddede devletin niteliği, “.... adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,... demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak belirlenir. 10.maddeye göre ise “herkes ... kanun önünde eşittir”. Bu çerçevede, ekseni “eşitlik, özgürlük ve sosyal devlet” şeklinde belirliyoruz. Vergilendirme söz konusu olduğunda, 1982 Anayasasının 73.maddesi temel ölçü norm olarak karşımıza çıkar(12) ve bu düzenleme bize bir dizi temel vergilendirme ilkesi verir. Hemen belirtelim bu ilkeler, “sosyal” “hukuk” devleti ilkesinin somutlaştırılmış bir ifadesidir. O zaman, 73.maddeyi okurken, hem sosyal hukuk devleti ilkesi hem de eşitlik ilkesi eksenini her zaman göz önünde tutmak gerekir. 73.maddenin temel vergilendirme ilkelerine dönelim. Bunları, verginin yasallığı ilkesi, verginin genelliği ilkesi, mali güce göre vergilendirme ilkesi, vergilendirmede eşitlik ilkesi, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesi, verginin kamu giderlerine özgülen mesi ilkesi şeklinde belirliyoruz. Birbirlerinden ayrı gibi görünen bu ilkeler, sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkelerinden türeyen ilkeler olmakla, çoğu zaman çakışırlar. Bir başka deyişle, ilkelerin birbirlerinden kesin sınırlar çizerek ayrıldıkları söylenemez. Özellikle, genellik, eşitlik ve mali güce göre vergilendirme ilkeleri içiçe geçen, uygunluk denetiminde birbirinden ayrılması çok zor olan ilkelerdir. Genellik ilkesini ihlal eden bir vergi yasasının aynı zamanda eşitlik ölçüsüne de oturmadığını, ya da mali güce göre olmayan bir verginin eşitlik ilkesine de aykırılık taşıdığını söylemek hemen hemen her zaman mümkün olacaktır. Vergi adaleti gibi soyut bir kavram için cevabını arayacağımız temel soru şu olacaktır: Anayasa Mahkemesi, 73.madde için ne der? Mahkeme, Anayasanın, eşitlik, özgürlük ve sosyal adalet eksenlerini, vergi adaleti bağlamında hangi ölçülere bağlamıştır? Bu sorular çalışmamızın amacını da ortaya koyar: Bu çalışma, Anayasa Mahkemesinin 73.maddeyi hangi ölçülerle okuduğunu tespit çabasından ibarettir.

Anahtar Kelimeler:

Jel Sınıflandırması:

ABSTRACT

Keywords:

Jel Classification:

Devamını okumak ve yorum yapmak için giriş yapmalısınız!

225,00 TL MAKALEYİ SATIN AL