A. VERGİYİ DOĞURAN OLAY KAVRAMI VE VERASET VE İNTİKAL VERGİSİNDE VERGİYİ DOĞURAN OLAY: 1- Genel Olarak: Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu ile doğmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bir vergi alacağından söz edebilmek için; bu vergi alacağına ilişkin olayın meydana gelmesi ya da hukuki işlemin tamamlanmış olması gereklidir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19 uncu maddesi ile hükme bağlanan bu esas, veraset ve intikal vergisi yönünden de geçerli bulunmaktadır. Vergi alacağının doğması için gerekli olay ve hukuki işlemler her vergi kanununda belirlenmiş bulunmaktadır. Bu belirleme, bir kısım vergilerde özel olarak bir kısmında ise zımmen ve diğer hükümler içerisinde gerçekleştirilmiştir. Her vergi kanunu, uygulamaya esas aldığı vergiyi ya maddi bir olayın vukuuna ya da hukuki bir durumun tekemmülüne bağlamıştır. Bir kısım vergilerde vergi alacağı, maddi olayın ve hukuki durumun bir arada gerçekleşmesi ile doğarken, diğer bir kısım vergilerde ise muayyen bir sürenin geçmesi ile her yıl yeniden doğmaktadır. Veraset ve intikal vergisinde ise vergi alacağı, intikalin mahiyetine göre ya maddi bir olayın vukuu ya da hukuki bir durumun tekemmülü ile doğmaktadır. Veraset ve intikal vergisinde, vergiyi doğuran olayın vergilendirme yönünden diğer vergilere oranla ayrı bir önemi bulunmaktadır. Diğer vergilerde, mükelleflerin ve vergi konusu işlemlerin idarece takip ve tesbiti her zaman için mümkündür. Oysa, veraset ve intikal vergisinde vergiyi doğuran olayın vukuu ve mükellef tutulması gereken kişilerin idare tarafından tesbiti, her zaman için kolaylıkla mümkün olmayıp; mükelleflerin de, idarece herhangi bir işleme tevessül edilmeden her zaman için kanuni yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirdikleri söylenemez. Kuşkusuz bu durumda, veraset ve intikal vergisinin diğer vergilerden farklı olarak sürekli bir yükümlülük olmamasının büyük rolü vardır. İktisapları veraset ve intikal vergisinin konusuna giren kişiler, bu vergiden dolayı genellikle ilk kez mükellef olmakta ve yükümlülüklerini zamanında ve doğru olarak ifa etmeleri her zaman için mümkün olamamaktadır. İdarenin, sözkonusu verginin konusuna giren intikalleri re’sen tesbiti ise, genellikle vukuat ve intikal olaylarında, işlemden haberdar olan kişi ve kuruluşların yazılı bildirimleri üzerine ve çoğu kez uzun bir zaman süreci sonucunda gerçekleştirilebilmektedir. İşte, veraset ve intikal vergisi uygulamasındaki bu tarz durumların özellik arzetmesi nedeniyle; sözkonusu vergi yönünden “mükellefiyetin başlangıcı” adı altında özel bir düzenleme yapılması zorunlu olmuştur. Bu zorunluluğun tabii bir sonucu olarak ta, 7338 sayılı Veraset ve İntikal vergisi Kanununun 20’nci maddesiyle, çeşitli durumlarda mükellefiyetin başlangıç tarihleri ayrı ayrı belirlenmiş; zamanaşımı süresinin başlangıcı, bu tarihler ile bağlantılı olarak ayrı ayrı düzenlenmiştir. Genel mahiyetteki bu açıklamalarımızdan sonra veraset ve intikal vergisinin uygulamasında vergiyi doğuran olay konusunu aşağıdaki başlıklar altında biraz daha yakından inceleyebiliriz.