VUK’un 359’uncu maddesinde öngörülen sahte belge düzenleme suçu özelinde yürütülen akademik ve uygulamaya yönelik çalışmaların kahir ekseriyetinde, soyut kuraldan somut olaya doğru altlama faaliyeti ile tasımlamanın tercih edildiği görülmektedir. Tümdengelim yöntemi ile hukuk normunun anlam ve kapsamı belirginleştirilmektedir. Bu da hukuki öngörülebilirliği artırmaktadır. Diğer taraftan olması gereken hukuka yönelim, münferit olaylardan hukuk normuna doğru bir yolculuğu da gerektirmektedir. Bu şekilde, hukuk normunun günün gerekleri ile uyumluluğunun saptanması daha görünür şekilde ortaya koyulabilmektedir. İlaveten normun kuramsal çerçevesinin iyileştirilmesine yönelik farklı perspektiflerin ortaya çıkması mümkün olabilmektedir. Çalışmamızda uygulamada vergi incelemelerine sıklıkla konu olan kayıt dışı alınan emtiaların sisteme dâhil edilmesi sürecine ilişkin vaka, örneklem olarak belirlenmiştir. Örneklemin niteliğini artırmak amacıyla olaylar dizisi çeşitli ihtimaller doğrultusunda ele alınacaktır. Vakada “düzenleme” suretiyle işlendiği iddia edilen sahte belge düzenleme veya kullanma suçu, suç inceleme metodu çerçevesinde aşağıdaki hususlar ile sınırlı olmak üzere değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Öncelikle suçun konusu hususu incelenecektir. Bu bağlamda, VUK açısından belge kavramına değinilecek ve VUK’un 359’uncu maddesi kapsamında yer alan belgelerin unsurlarındaki eksikliğin suçun tamamlanmasına etkisi tartışılacaktır. Ardından failin tespiti esnasında ortaya çıkan sorunsalların çözümüne yönelik fikirlerimiz paylaşılacaktır. Müteakiben söz konusu suçun mağduruna ilişkin olarak ceza hukuku suç genel teorisindeki baskın görüşten farklı düşünmemizin nedenleri üzerinde durulacaktır. Suçun fiil unsuru başlığı altında suç konusu belgenin defter ve kayıtlara intikali ile belgenin taraflarının gerçekliği meseleleri ele alınacaktır. Son olarak ise suçun kanuni tarifinde özel kast aranmasındaki ısrarımızın nedenleri sıralanacaktır.
In the vast majority of academic and practical studies carried out specifically on the crime of forged documents, which is stipulated in Article 359 of the Tax Procedure Act, it is seen that subsumption is preferred from the abstract rule to the concrete event. With the deductive method, the meaning and scope of the legal norm is clarified. This increases legal predictability. On the other hand, the orientation towards ideal law also requires a journey from individual events to the legal norm. This approach can more visibly demonstrate the compatibility of the legal norm with contemporary requirements. Additionally, it can reveal different perspectives aimed at improving the theoretical framework of the norm. In our study, we have selected a case related to the process of incorporating unregistered goods, which are frequently the subject of tax audits, as our sample. To enhance the quality of the sample, a series of events will be addressed in light of various possibilities. The crime of issuing or using forged documents, allegedly committed through “issuance” in the case, will be evaluated within the scope of the crime examination method, limited to the following aspects. Firstly, the subject matter of the crime will be examined. In this context, the concept of documents from the perspective of TPA will be analyzed, and the impact of deficiencies in the elements of documents covered under Article 359 of TPA on the completion of the crime will be debated. Then, we will share our remark on solving the problems that arise during the identification of the perpetrator. Subsequently, we will explain the reasons for our distinctive opinion from the dominant view in the general theory of criminal law concerning the victim of the mentioned crime. Under the heading of the actus reus of the crime, issues related to the entry of the subject document into the books and records and the authenticity of the parties to the document will be addressed. Finally, we will enumerate the reasons for our insistence on the presence of dolus specialis in the legal definition of the crime.