Türk hukukunda şubeler konusunda yeterli düzenlemeler bulunmamakta, bu durum özellikle merkezi Türkiye’de olmayan işletmelerin Türkiye şubeleri konusunda uygulamada tereddütler oluşturmaktadır. Uygulamadaki birikimlerimizi doğrultusunda ve konuyu hem vergi mevzuatı hem de Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamında ele aldığımızda, TTK’ya göre şube statüsündeki işyerlerinin ticaret siciline kaydedilmesi ve bu sicilden silinmek için belirli tasfiye işlemine tabi olmasının zorunlu olduğunu, buna karşılık diğer sermaye şirketleri için zorunlu olan yedek akçe ayırmak, bir sermaye tahsis etmek (vergilendirmede örtülü sermaye ve örtülü kazanç dağıtımı uygulamaları için makul bir sermaye tahsisinin yararlı olacağı önerilmektedir) ve teknik iflas hükümlerine (TTK 376) tabi olmak gibi yükümlülüklerinin olmadığı ve bu şubeler konusunda ilgili kanunlarda yeterli açıklamalar yapılmamasının bir eksiklik olduğu sonuçlarına varılmıştır.
In practise, the lack of sufficient clarity in the regulations causes some hesitations for foreign investors intending setting up a branch in Turkey. According to our experience and detailed comparative analysis indicate that a branch should have been registered to Turkish Trade Registrar and should apply to the formal liquidation process for deregistration. On the other hand, they do not have to assign legal reserves (from profit) and share capital (However, for the taxation purposes, assignment of a reasonable amount share capital is advisable) neither they need to comply with Turkish Commercial Law Code 376 (TCL 376) for technical bankruptcy. This confusion will last afterward unless necessary clarifications will be openly made in the relevant regulations.