Ekonomide teşvik denilince, akla yatırımları ve ihracatı artırıcı önlemler gelir. Türkiye hem ihracatını hem de üretimini artırma ihtiyacı ile karşı karşıyadır. Bu nedenle teşvikler Türk ekonomisi için vazgeçilmez araçlardandır. İktisat politikasını, toplumun en üst kurumu olarak devletin belli iktisadi amaçlara ulaşmak için aldığı kararlar ve bu çerçevede yaptığı faaliyetler olarak tanımlamak mümkündür. Her ülke kendi ekonomik verilerine göre iktisat politikalarının amaçlarını ve araçlarını belirler. Buna göre; ister gelişmiş, ister gelişmekte olan ülke olsun her devlet en uygun iktisat politikasını belirler ve uygular. Ancak her ülkenin dinamik bir süreçte aldığı kararların amaçları farklıdır. Genel olarak gelişmiş ülkelerin iktisat politikaları istikrarlı bir ekonomik büyümeyi hedef alırken, gelişmekte olan ülkelerde iktisat politikalarının amacı iktisadi kalkınmayı gerçekleştirmektedir. Genel iktisat politikasının amaçlan, tek tek ele alındığında hemen her ülke için vazgeçilemeyecek hedeflerdir. Bunların başlıcaları; tam istihdama ulaşmak, üretimi arttırmak, fiyat istikrarını korumak, ödemeler dengesini düzenlemek, gelir ve servet dağılımını düzeltmek, faktör dağılımını düzeltmek, kamusal ihtiyaçları karşılamak ve bazı bölgelere veya sektörlere öncelik tanımak ve onları korumak olarak sıralanabilir. Teşvik politikası da anılan iktisat politikasının bir parçasını oluşturmakta ve belirlenen amaçlara, teşvik sistemi ve araçları ile ulaşılmaya çalışılmaktadır. Devlet kaynaklarından özel kesim yatırım imkanlarına pozitif net katkıları ifade eden yatırımları teşvik sistemi hemen hemen tüm piyasa ekonomilerinde değişik biçimlerde uygulanmaktadır. Fakat, teşvik sisteminin hangi seviyedeki yatırımlar ve hangi sahalardaki yatırımlar için kullanılacağı, ne miktar bir pozitif net transferin gerçek manada teşvik sayılacağı tartışmaların odak noktasını oluşturmaktadır.