Vergiyi doğuran olay VUK’nun 19. maddesinde düzenlenmiş olup, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı ve böylece idare açısından vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcu söz konusu olacağı belirtilmiştir. İdare alacağını ya doğrudan mükellefin beyanı üzerine ya da yapılacak incelemeler sonucu tespit edilen matrah veya matrah farkına kanunlarında gösterilen nispetler uygulanmak suretiyle vergiyi tarh etmek suretiyle tespit eder. Beyan üzerinden alınan vergiler tahakkuk fişi ile tarh ve tahakkuk ettirilir. Böylece verginin tarhı ve tahakkuku birlikte gerçekleşir. İnceleme sonucuna göre ise tarh edilen vergi uzlaşma istenmesi veya ihbarname ile tebliğ edilen vergi ve cezalara dava açılması veya uzlaşma istenmeyip dava konusu da edilmemesine göre farklı tarihlerde tahakkuk eder. İdarenin vergi alacağını vergi kanunlarında öngörülen süreler içerisinde tespit edememesi halinde bu yönde talep olmaksızın alacak ortadan kalkar ve mükellef yükümlülükten kurtulur. Ancak mükellefin rızasına bağlı olarak yapılacak ödemeler kabul edilir. İdare, vergi alacağını belirlemede gecikilmesi halinde veya diğer bazı hallerde, alacağı ortadan kaldıran süreyi durdurmak için mükellefin ilgili vergi bakımından yükümlülüğünü belirlemek üzere takdir komisyonuna sevk eder. Takdir komisyonunda geçen süre, vergi alacağını ortadan kaldıran süreyi durdurur ve duran süre komisyon kararının vergi dairesine intikali üzerine yeniden işlemeye başlar. Makalemizde vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içerisinde tarh edilmeyen vergi alacağını ortadan kaldıran sürenin durması halini ve ayrıca duran sürede defter belge ibrazı ile inceleme yapılıp yapılamayacağı değerlendirilecektir.