“Off-shore”, İngilizce kökenli “kıyı açıklarında” anlamına gelen bir sözcüktür. Off-shore bankalar, yabancı bir ülkede kurulmakta ve vergi yasalarının hakimiyeti dışına çıkması ile önemli avantajlar elde etmektedir. Kıyı bankacılığı, euromarketlerin gelişmesiyle bağlantılıdır. Euromarket, birbirini tamamlayan iki piyasadan oluşmaktadır. Bu piyasalar, eurodolar ve eurotahvil piyasalarıdır. Eurodolar terimi, ABD dışındaki dolar mevduatı ifade etmekte, eurocurrency ise kendi ülkesi dışındaki mevduat olarak her türlü parayı temsil etmektedir. Eurobond ise bu piyasada işlem gören tahvilleri ifade etmektedir. Kıyı bankacılığı merkezleri işlemlerin gerçekleştirilme biçimlerine göre, kayıt merkezleri ve fonksiyonel merkezler olarak iki kategoriye ayrılabilir. Kayıt merkezleri, özellikle vergisel avantajların sağlandığı yerler niteliğindedir. Fonksiyonel merkezler ise işlemlerin bizzat gerçekleştirildiği merkezlerdir. Türkiye’de kıyı bankacılığına ilişkin düzenlemeler, Serbest Bölgeler Mevzuatı çerçevesinde yapılmıştır. 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 6’ncı maddesinde, serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayılmış, bu bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükelleflerine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Bakanlar Kurulu’nun 18.9.1990 tarih ve 90/999 Sayılı Kararı’nın 1’inci maddesinde, Serbest Bölgelerde, off-shore bankacılığı faaliyetlerinde bulunulması da dahil tüm bankacılık işlemlerini yapmak üzere banka kurulması ve yabancı bankaların şube açması 3182 Sayılı Bankalar Kanunu’na tabi olmaksızın Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlığın iznine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Söz konusu yasal düzenlemelere karşın bugüne kadar Serbest Bölgelerde hiçbir kıyı bankası kurulmamış ya da yabancı bir banka şube açmamıştır. Dünya üzerinde yaklaşık 50 civarında off-shore rejimi bulunmaktadır. Bu rejimlerin bir kısmı esnek niteliklere sahiptir. Off-shore şirketlere olan taleplerin artışında bazı sebepler rol oynamaktadır. Bu sebepler; yüksek vergi rejimleri, daha etkili vergi tahsili, politik ve ekonomik dengesizlikler, iş alanlarının uluslar arası nitelik kazanması, ticari sınırların ve kotaların kaldırılması, global ekonomik büyüme trendi olarak sıralanabilir.