Türk şirketlerindeki yönetim kadrosunda yer alanların en büyük zaafiyeti yönetsel güçlerinin etkisine girerek kendilerine çıkar sağlama çabalarıdır. Yönetim anlayışlarının değişmesine paralel olarak işletmelerde yeni kavramlar da öne çıkmaya başlamıştır. Hile eylemi, tüm dünyada önemli bir sorun olarak görülmektedir. İşletmelerde yapılan hileler giderek artmaktadır. İş hayatında hilelerin tümünü kayıt altına almak ve sınıflandırmak oldukça güçtür. Hile tutarının tam olarak tespit edilememesi, tespit edilse dahi rapor edilmemesi, zararın tam olarak tespit edilememesi durumunu ortaya çıkartmaktadır. Çalışmamızda öncelikle hileye ilişkin kavramsal çerçeve ile muhasebe verileri içerisinde yer alan kırmızı bayraklara değinilmiş ve Bağımsız Denetim Standartları 240 (BDS 240) bağlamında denetçinin sorumlulukları ortaya konulmuştur.
One of the most important weaknesses of management staff in Turkish companies is providing benefits themselves under the influence of managerial forces. Undoubtedly, in parallel with the change in management understanding, new concepts have started to come to the fore. The fraud is seen as an important problem all over the world. Frauds in businesses are increasing. It is very difficult to record and classify all the fraud in business life. The fact that the amount of fraud cannot be determined completely and that it is not reported even if it is detected indicates that the damage cannot be determined completely. In our study, firstly, the conceptual framework related to fraud and red flags in accounting data are mentioned and the responsibilities of the auditor in the context of Independent Auditing Standards 240 (BDS 240) are put forward.