TARİH ARALIĞI

Başlangıç Tarihi
Seç
Bitiş Tarihi
Seç

ARANACAK KRİTER

Kriter Seçin
Makale Başlığında

ARANACAK KELİME

Örnek “vergi mevzuatı”

KÂRIN SERMAYEYE İLAVESİNİN ORTAKLAR AÇISINDAN MENKUL SERMAYE İRADI SAYILMAMASI

Ekim 2001 Sayı 157

ÖZET

Bilindiği gibi 4369 Sayılı Kanunla G.V.K.’nun 94. Maddesinde yapılan değişiklikle kurumlarda stopaj Gelir Vergisi uygulaması istisna kazançlar hariç kâr dağıtım şartına bağlanmıştır. G.V.K.’nun 94/bi hükmünde parantez içinde “kârın sermayeye ilavesi kâr dağıtımı sayılmaz” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm vergi uygulamacıları ve idare tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bazı görüşler “kârın sermayeye ilavesi kâr dağıtımı sayılmadığına göre, yasal olarak kâr dağıtılmamıştır. Ortak yönüden kâr payı elde edilmemiştir.” Biçiminde olmuştur. Bazı görüşler de “(karın sermayeye ilavesi kâr dağıtımı sayılmaz) ifadesinin 94. Maddedeki vergi kesintisi yönünden hüküm ifade edeceği Gelir Vergisi Kanunun 75. Maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla ortak payına düşen hisse senedinin menkul sermaye iradı sayılması gerektiğini savunulmuştur. Vergi idaresi 06.02.2000 gün, 23956 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 231 Sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde “kârın sermayeye ilavesi suretiyle elde edilen kâr paylarının menkul sermaye iradı olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 85 ve 86. Madde hükümleri çerçevesinde beyan edilmesi” gerektiği açıklamasını yapmıştır. Tebliğ açıklamasının açık ve kapalı iki gerekçesi vardır. Tebliğde açıkça belirtilmeyen birinci gerekçe şudur: Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Geçici 28. Maddesi’nde “Bu kazançların sermayeye ilavesi nedeniyle ortaklarca elde edilen menkul sermaye iradı için beyanname verilmez, başka gelirler nedeniyle verilen beyannameye bu gelir dahil edilmez.” hükmü vardır. 94. Maddedeki (kârın sermayeye ilavesi kâr dağıtımı sayılmaz) hükmü kâr payının elde edilmiş olmasını da kapsasaydı, geçici 28. Madde hükmüne gerek kalmazdı. Geçici 28. Maddede böyle bir hüküm olduğuna göre, 94. Maddedeki hüküm kâr payının elde edilmesi yönünden geçersizdir. Tebliğde açıkça ifade edilen ikinci gerekçe de şudur: “Kârın sermayeye ilave edilmesinin kâr dağıtımı sayılmayacağına ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun vergi tevkifatını düzenleyen 94’ncü maddesinde yer alan hüküm, bu madde uyarınca yapılacak tevkifat açısından bir belirleme yapmaktadır. Dolayısıyla gerçek kişi ortaklar tarafından, kârın sermayeye ilavesi suretiyle elde edilen kâr paylarının menkul sermaye iradı olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 85 ve 86’ncı madde hükümleri çerçevesinde beyan edilmesi gerekmektedir.” Vergi idaresinin tebliğle getirdiği bu uygulamaya karşı tebliğ hükümlerinin iptali için Danıştay nezdinde dava açılmıştır. Danıştay 4. Dairesi önce yürütmenin durdurulması yönünde karar vermiş daha sonra 06.02.2000 tarih ve E. 2000/1307 K.2000/5053 sayılı kararı ile tebliğ hükümlerinin iptaline karar vermiştir. Danıştay Dördüncü Dairesinin iptal kararı üzerine Vergi İdaresi Vergi Dava daireleri Genel Kurulu nezdinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 08.06.2001 tarih ve E.2001/180, K.2001/224 Sayılı Kararı ile dördüncü Dairenin iptal kararı yerinde bulunarak idarenin temyiz talebi reddedilmiş başka bir deyişle 231 Seri Numaralı Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği iptal edilmiştir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel kurulunun oy çokluğu ile verdiği kararın metni aşağıdaki gibidir. İstemin Özeti: 06.02.2000 günlü ve 23956 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 231 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin üçüncü paragrafında yer alan: kârın sermayeye ilave edilmesinin kâr dağıtımı sayılmayacağına ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun vergi tevkifatını düzenleyen 94’üncü maddesinde yer alan hükmün, bu madde uyarınca yapılacak tevkifat açısından bir belirleme yaptığı, dolayısıyla gerçek kişi ortak tarafından, kârın sermayeye ilavesi suretiyle elde edilen kâr paylarının menkul sermaye iradı olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 85 ve 86’ncı madde hükümleri çerçevesinde beyan edilmesi gerektiği yolundaki düzenlemenin iptali istemiyle dava açılmıştır. Danıştay Dördüncü Dairesi 06.12.2000 günlü ve E: 2000/1307. K: 2000/5053 sayılı kararıyla: Tebliğin dava konusu edilen bölümünün davacının hukukunu doğrudan etkileyen hükümler getirmesi nedeniyle idari davaya konu edilebileceği. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesinde menkul sermaye iradının tanımının yapıldığı kaynağına bakılmaksızın menkul sermaye iradı sayılan kazançların belirlendiği, aynı kanunun 94’üncü maddesinin 6’ncı fıkrasının 4369 sayılı Kanunla değişen b(i) bendinde, Kurumar Vergisinden istisna kazançlara isabet eden kısım düşüldükten sonra, 75’inci maddenin ikinci fıkrasının 1,2 ve 3 numarlı bentlerinde yazılı kâr paylarından vergi tevkifatı yapılacağınnı öngörüldüğü, kârın sermayeye ilavesinin kâr dağıtım sayılmayacağının belirtildiği, 01.01.1999 tarihinde yürürlüğe giren bu değişiklikle, kurumlardan elde edilen kâr paylarından spotaj yapılmasının kârın dağıtılmasına bağlandığı, kurumların kârlarını sermayeye eklemek suretiyle kâr dağıtımı gerçekleştirdiklerinden bahisle, bu yolla kâr payı elde eden ortaklar nezdinde yapılacak vergileme konusunda açıklama yapıldığı ifade edilerek Maliye Bakanlığınca 231 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin yayımlandığı, bu tebliğin ikinci paragrafında, 4369 sayılı Kanunla değişik Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının 6/b-i numaralı bendinde yer alan hükümle, kurumların Kurumlar Vergisinden istisna edilmemiş kazançları üzerinden yapılacak tevkifatın kazancın dağıtımına bağlandığı, kârın sermayeye ilavesinin kâr dağıtımı sayılmayacağı belirtilerek, sermayeye eklenen kârlar üzerinden tevkifat yapılmamasının öngörüldüğü, dava konusu edilen üçüncü paragrafta’da, Gelir Vergisi Kanunu’nun vergi tevkifatını düzenleyen 94’üncü maddesinde yer alan hükmün sözü edilen madde uyarınca yapılacak tevkifat açısından bir belirleme yapmakta olduğu, dolayısıyla gerçek kişi ortaklar tarafından, kârın sermayeye ilavesi suretiyle elde edilen kâr paylarının menkul sermaye iradı olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 85 ve 86’ncı madde hükümleri çerçevesinde beyan edilmesi gerektiğinin ifade edildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının 6/b-i bendinde açıkca kârın sermayeye ilavesinin kâr dağıtım sayılmayacağı ifade edildiğine göre ortaklar açısından da elde edilmiş bir kâr payı mevcut olmadığı, nitekim, anılan Kanunun 75’inci maddesine ilişkin gerekçede, 01.01.1999 tarihinde yapılan değişiklik ile yeni bir sistem getirildiği tam mükellef kurumların dağıtılabilir kazançları üzerinden yapılacak Gelir Vergisi tevkifatı uygulamasının esas olarak kârın dağıtılması işlemine bağlandığı, diğer bir anlatımla Gelir Vergisi tevkifatının kârın ortaklara dağıtıldığı aşamaya kadar ertelendiğinin açıklandığı ayrıca 94’üncü maddede yapılan değişikliğe ilişkin Maliye Bakanının açıklamalarında ise şirketlerin mali bünyelerini kuvvetlendirmek amacıyla kârlarını dağıtmayarak şirket sermayesine ilave etmeleri ve kaynak olarak kulanmalarını teşvik etmek için böyle bir düzenlemeye başvurulduğu kârın sermayeye eklenmesi halinde şirket dışına herhangi bir kaynak çıkmadığı şirket dışına bir transfer yapılmadığı ve ortaklar tarafından bir kaynak elde edilmediği dolayısıyla ortakların özel ödeme güçlerinde bir değişiklik olmadığınnı da ifade edildiği bu durumda kârın sermayeye ilavesi halinde gerçek kişi ortakların menkul sermaye iradı elde ettiğinden ve bu geliri beyan etmesi gerektiğinden söz edilemeyeceği, oysa 231 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile kârın sermayeye ilavesi suretiyle elde edilen kâr paylarının menkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle kanun hükmüne aykırı bir düzenleme yapıldığı, bu düzenlemenin idarenin uygulamaya ilişkin genel ve objektif kuralları kanuna aykırı olmamak şartıyla kendisine tanınan yetki sınırları içinde kullanması gerektiği biçiminde açıklanan ilkenin ihlali sonucunu doğurduğu dolayısıyla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin 6/b-i bendindeki düzenlemeye aykırı olarak ve kendisine tanınan yetkinin aşılması suretiyle düzenlenen 231 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin dava konusu edilen bölümünün kanuna aykırı bulunduğu gerekçesiyle dava konusu tebliğin karın sermayeye ilavesi suretiyle elde edilen kâr paylarının menkul sermaye iradı olarak beyanı gerektiği yolundaki hükümlerini iptal etmiştir. Karar Maliye Bakanlığı tarafından temyiz edilmiş ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin stopaj açısından düzenleme getirdiği menkul sermaye iradının aynı yasanın 75’inci maddesinde düzenlendiği ve kanunun istisnaları düzenleyen kuralları arasında kârın sermayeye ilavesiyle elde edilen kâr paylarının vergiden istisna edildiğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir. Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır. Danıştay Tetkik Hakimi’nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar temyize konu kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısının Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. Maddesinin 1. Fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Danıştay Dördüncü Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasına gerektirir nitelikte görülmemektedir. Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Danıştay Dördüncü Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler:

Jel Sınıflandırması:

ABSTRACT

Keywords:

Jel Classification:

Devamını okumak ve yorum yapmak için giriş yapmalısınız!

100,00 TL MAKALEYİ SATIN AL