Türkiye, tarihsel ve coğrafi konumu nedeniyle birçok korunması gereken doğal ve kültürel varlığa ve bu varlıkları barındıran geniş sahalara ev sahipliği yapmaktadır. Bu alanlar sahip oldukları özgünlükler çerçevesinde, ulusal ve uluslararası bağlamda korunması gereken yerlerdir. Söz konusu korunan alanlar içerisinde bulunan taşınmazlara bakıldığında, korumadan kaynaklı mülkiyet haklarında kısıtlamaların oluştuğu bilinmektedir. Korunması gerekli kültürel ve doğal varlıklar koruma statülerine göre vergilendirilmemektedir. Kısmen yapılaşmaya izin verilen koruma alanlarında vergilendirme; vergide adalet, eşitlik ve ölçülülük ilkelerinin uygulandığı konusunu desteklemediği dikkati çekmektedir. Korunan varlıkların sınırlı olarak değişime izin verilmesi veya verilmemesi veya malikin varlıktan yararlanıp yararlanmaması gibi konulara yönelik olarak geliştirilmiş standart bir vergilendirme yaklaşımı bulunmamaktadır. Ödenecek verginin korunması gerekli varlığın maliklerce yararlanıldığı ölçüde vergilendirilmesi mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu olumlu etkileyecektir. Bu durumun hem koruma bilincini hem de vergi ödeme istekliliğini artıracağı gibi koruma alanlarının vergilendirilmesi konusunda toplumsal algının değişmesine de katkı sağlaması beklenmektedir. Bu çalışmada, bahsi geçen mülkiyet hakkı kısıtlı taşınmazların vergilendirilmesindeki mevzuat hükümlerine odaklanılmış, elde edinilen bulgular ışığında ise vergilendirmenin koruma statülerine göre sınıflandırılabilme olanağı ortaya konulmuştur. Bu kapsamda, koruma ve kullanma dengesi oranı gözetilerek gerekli vergilendirmenin yapılması veya vergiden bağışık tutulmasının uygun bir yaklaşım olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Turkey, due to its historical and geographical location, is home to many natural and cultural heritage to be protected and extensive areas of reserving these assets. These areas are places that need to be protected within the national and international context within the framework of their originality. When looked at the properties in these protected areas, it is known that there are restrictions on property rights arising from protection itself. In this study, the legislation provisions in the taxation of restricted property rights have been focused on, and in the light of the findings obtained, the possibility of classification of taxation according to the protection status has been put forward.