Son yıllarda ekonomik faaliyetler ve buna bağlı ilişkilerin karmaşık bir hal aldığı bilinen bir gerçektir. Devletin bu ekonomik faaliyetler üzerinden vergi alarak kamu hizmetlerini finanse ettiğini göz önüne aldığımızda, daha az vergi ödemek amacıyla hileli birtakım işlemler gerçekleştiren kişilerin hukuk kuralları bağlamında yaptırımlarla karşılaşması kaçınılmazdır. Ancak ne olursa olsun, devletin tüm eylem ve işlemlerinin kanuna dayanması, dolayısıyla kanun koyucunun kamu düzenini sağlama amacına yönelik düzenleme yaparken bu temel ilkelere bağlı kalarak hangi eylemleri suç olarak sayacağını tereddüde mahal vermeyecek biçimde düzenlemiş olması, hukuk devletinin en temel gereklerinden birisidir. Bu çalışma ile amacımız, vergi kanunlarında suç olarak tanımlanan “hesap ve muhasebe hilesi yapmak” fiilinin maddi unsurunu ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemeler ışığında tartışmak, uygulamadaki olayları ve yargı organlarının bu durumlara bakış açısını ortaya koyarak bir çözüm yolu sunmaktır.
It is a known fact that economic activities and related relations have become complex in recent years. Considering that the state finances public services by taking taxes over these economic activities, it is inevitable that people who carry out fraudulent transactions in order to pay less tax will face sanctions in the context of legal rules. However, it is one of the most basic requirements of the state of law that all the actions and actions of the state are based on the law, so that the legislator, while making arrangements for the purpose of ensuring public order, regulates which actions to be considered as crimes by adhering to these basic principles without hesitation. With this study, our aim is to discuss the material element of the act of “counting and accounting fraud”, which is defined as a crime in tax laws, in the light of national and international legal regulations, and to present a solution by revealing the events in practice and the perspective of the judicial organs.