Yazımızın başlığındaki soruya ne yazık ki, tam olarak cevap vermek zor, belki uygun cevap, hem gerekli, hem gereksiz şeklinde olabilir. Böyle bir sorunun iki cevabı olabilir mi? Pekala olabilir! Nasıl mı? Bunun nasıl olduğunu hep birlikte görelim ve bu sorunun cevabının tekleştirilmesini Maliye Bakanlığından bekleyelim. Bilindiği üzere Maliye Bakanlığı ilgili mevzuattan aldığı yetkiye istinaden katma değer vergisi iade ve mahsup işlemlerine ilişkin usul ve esasları belirleyerek ve zaman zaman da lüzum gördüğü değişiklikleri yaparak bu konudaki uygulamaya yön vermektedir. Katma Değer Vergisi Uygulamasının mevzuatımıza girdiği günden bugüne, katma değer vergisi iade ve mahsup işlemlerinde aranılan belgeler ve buna göre yapılacak işlemler konusunda çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi de ihracat ve ihraç kaydıyla yapılan teslimlerden doğan iadelerde döviz alım belgesi aranılma(ma)sı uygulamasıdır. İhracattan doğan KDV iadelerinde 13.11.1997 tarihine kadar ibrazı şart olan döviz alım belgesi, bu tarihte yayımlanan 65 Seri No’lu KDV Genel Tebliğinde yer alan “... döviz alım belgesinin aranılmaması uygun görülmüştür” şeklindeki düzenlemeyle KDV iadesi için ibrazı şart olan belgeler arasından çıkarılmıştır. Ne var ki, uygulama bu şekilde devam eder iken, bu defa Maliye Bakanlığınca 28.05.2003 tarih ve 25121 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3568 Sayılı Kanuna ilişkin 34 Seri No’lu SM, SMMM ve YMM Kanunu Genel Tebliğinde yer verilen “... dolayısıyla yeminli mali müşavirler bu konuda düzenlenecek tasdik raporlarına sözkonusu döviz alım belgelerini eklemeyecekler, ancak herhangi bir şekil şartına bağlı olmaksızın bu belgelerin gerçeği yansıttığına ilişkin tesbitlerini raporlarında açıkça belirteceklerdir.” şeklindeki ifadeyle, döviz alım belgelerinin en azından mükellefler tarafından incelemeler sırasında yeminli mali müşavirlere ibrazı zorunlu hale getirilmiştir. Katma Değer Vergisi iadelerinin yeminli mali müşavir raporuyla yapılması dışında başka yolları da (vergi incelemesine yetkili olanların yaptığı inceleme ve vergi dairesince yapılan mahsup işlemleri gibi) olmasına rağmen, döviz alım belgesi ibrazının, sadece yeminli mali müşavir raporlarına göre yapılan iadelerde aranması, kanaatimizce bir çifte standart gibi görünmekte, daha da önemlisi, konu ile ilgili düzenlemelerin yapıldığı KDV Genel Tebliğiyle de (84 No’lu Tebliğ) çelişmektedir. Öte yandan, ihracattan doğan KDV iade işlemlerinde yeminli mali müşavirler tarafından yapılması istenen döviz alım belgesi tesbiti işlemi, uygulamada YMM raporlarının düzenlendiği tarih itibariyle yapıldığı ve o tarihte gelmeyen bedellere ilişkin sonradan bir tesbit işlemi yapılması öngörülmediği için bu haliyle gereksiz, herhangi bir amaca hizmet etmeyen bir uygulama olmuştur. İşte bu yazı, özeti yukarıdaki gibi olan değerlendirme ve tenkitlerimizi ifade için kaleme alınmıştır.