Katma Değer Vergisi Kanunu, yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar üzerinde en fazla tartışılan ve değişikliğe uğrayan kanunların başında gelir. Bunun en temel sebebi ise bünyesinde barındırdığı iade sistemidir. Kanunun bugüne kadar ki uygulamasına bakıldığında; KDV uygulamasında, iade sisteminden haksız olarak yararlanmaya çalışan insanların çabalarına karşılık idarenin (Maliye Bakanlığı) bunu önlemeye yönelik düzenlemelerine sahne olduğu görülecektir. Katma Değer Vergisi Kanununda hangi işlemlerin iade konusu yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Mezkur kanunun 29 ve 32’nci maddesine göre; kanunun 11,13,14 ve 15’nci maddeleri uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirilir. İndirimle giderilemeyen kısım ise Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre iade edilir. Yine Kanunun 28. Maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi iade olunur. Maliye Bakanlığı söz konusu iadelerle ilgili esasları belirlemek üzere birçok tebliğ yayımlamıştır. Konumuz bu olmadığı için bahsi geçen iadelerin ayrıntılarına burada girmeyeceğiz Öte yandan hurda metal teslimleri dolayısıyla ortaya çıkan KDV iade talepleriyle ilgili olarak 51, 53, 58 ve 70 no’lu KDV tebliğlerinde gerekli düzenlemeler yapılarak uygulamanın ana esasları belirtilmiştir. Çıkış nedeni esas olarak Katma Değer Vergisi Kanunun vergi güvenliğini ve tahsilatı artırmak amacıyla ihdas edilen 9. maddesidir. Anılan kanun maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye göre; “Mükellefin Türkiye’de işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları ödenmesinden sorumlu tutabilir.” Ancak yapılan düzenlemeler, hurda metal teslimlerinde vergi güvenliği ve tahsilat artışı sağlayabilir nitelikte midir? Mevcut düzenlemeler ışığı altında bu hususu irdelemeye çalışacağız.