Vergi hukuku çerçevesinde, yükümlülerin (mükellef yada sorumlu), verginin konusuna giren bir alanda bulunmaları ve bu alanda tanımlanmış vergiyi doğuran bir olayın gerçekleşmesi (vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu ya da hukuki durumun tekemmülü) ile devlet açısından hukuksal olarak vergi alacağı doğarken, yükümlü yönünden bu süreç kendisini maddi anlamda vergi borçlusu konumuna sokacak bir dizi ödevi beraberinde getirmektedir. Hukuksal olarak vergi alacağı, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesine ya da hukuki durumun tekemmülüne bağlanmış olmakla birlikte, maddi olarak vergi alacağının belirlenmesi için bir takım şekli işlemlerin de gerçekleşmesi gerekmektedir. Nitekim, vergi matrahının tespiti ve tespit edilen matrah üzerinden verginin hesaplanması olarak tarh işleminin icrası, verginin tutarı ve borçlusu yönünden belirlenmesini sağlayacaktır. Devlet açısından vergi alacağının somut olarak belirlenmesi anlamına gelen tarh işlemi için gerekli olan matrah tespiti yönünden farklı usuller bulunmakla birlikte, genel itibari ile beyan esasının geçerli olduğu vergi sistemimiz, matrah tespiti açısından yükümlülerin beyanına dayalı olarak işlemektedir. Vergi ihdas eden kanunlarda, vergilendirmeye ilişkin hükümler çerçevesinde, verginin konusu (mevzuu) ve vergiyi doğuran olay tanımlanırken, bu çerçevede, beyan ödevinin ortaya çıkması için, yükümlüler açısından verginin konusuna giren bir durum ile vergiyi doğuran olayın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Ancak, izleyen bölümlerde detaylı olarak inceleneceği üzere, vergilendirme dönemler itibariyle gerçekleştirildiğinden, vergiyi doğuran olaya bağlı olarak ortaya çıkan beyan ödevinin de vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği vergilendirme dönemini kapsayacak şekilde yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Bu bağlamda, yükümlülerin, vergiyi doğuran olayın gerçekleşme zamanı na ilişkin olarak yaptıkları tespitin hatalı olmasından dolayı, beyan etmeleri gereken tutarları olması gerekenden farklı vergilendirme dönemi ile ilişkilendirmek suretiyle beyan etmeleri sonucunda ortaya çıkan durumun mükellef ve idare boyutuyla etkileri önem arz etmektedir. Nitekim, beyanın doğru döneme ilişkin olarak yapılmaması sonucunda, hatalı beyana ilişkin idari işlem düzeltilirken, vergi ödevinin yerine getirilmesinde yapılan hatadan kaynaklı olarak vergi cezaları ile gecikme faizi uygulaması gündeme gelecektir. Bu çalışma kapsamında, mükellef ya da sorumluların vergiyi doğuran olayın gerçekleşme zamanın tespitinde yanılmalarından dolayı hatalı beyanları nedeniyle ortaya çıkan süreç ve düzeltme işlemlerinin sonuçları değerlendirilecektir.