Bilindiği gibi, vergi mevzuatımız uyarınca kesinti yoluyla ödenen vergiler yıllık beyanname üzerinden hesaplanan Gelir veya Kurumlar Vergisinden mahsup edilmekte, mahsubu yapılan tutarın mezkur vergilerden fazla olması halinde de aradaki fark mükelleflere iade edilmektedir. Aynı şekilde, iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle yüklenilen Katma Değer Vergisi öncelikle indirim konusu yapılmakta ve indirim yoluyla giderilemeyen Katma Değer Vergisinin ise, mükelleflere nakden veya mahsuben iadesi yoluna gidilmektedir. Öte yandan, ilgili kanunlarda; daha ziyade uygulamaya ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı’nca belirleneceğ ine dair hükümlere yer verildiğinden, bu yetkiye istinaden yayınlanan çeşitli Genel Tebliğ, Sirküler, Genelge ve Genel Yazılarda vergi iadesi konusunda geniş açıklamalar yapılmıştır. Başka bir ifadeyle, kanun hükümleri gereği, Bakanlıkça uygulamaya yön verilmesi söz konusudur. Ayrıca son zamanlarda, vergi iade ve mahsup işlemlerinin kolaylaştırılması ve yeni imkanların ortaya konulması hususlarında, büyük çaba gösterilmektedir. Bu gibi gelişmeler, mükellefler üzerinde olumlu etki bırakacağı ve dolayısiyle mükellef idare ilişkilerini pekiştireceği için, olumlu kabul edilmektedir. Ancak, vergi iadesi işlemlerinde halen bazı zorlukların ve eksikliklerin olduğu da bir gerçektir. Bu itibarla yazımızda; ilk etapta Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi ile Katma Değer Vergisinde iade ve mahsup işlemleri ana hatları ile ele alınmaya çalışılacak, daha sonra ise, özellikle dikkat çekici olarak bulunan mahsuben iade konusu ile vergi iade incelemelerinde dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde durulacaktır.