Gelir vergisi mükelleflerinden ticari kazanç (kazançları basit usulde tespit edilenler hariç) ve serbest meslek kazanç sahipleri ile kurumlar vergisi mükellefleri cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergilerine mahsuben GVK’nun mükerrer 120’nci, KVK’nun 25’nci maddelerine göre geçici vergi ödemek zorundadırlar. Gelir İdaresinin mükelleflerden geçici vergi almasının amacı vergi gelirlerinin enflasyonist ortamda değer kaybını telafi etmektir. Örneğin ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri bir önceki yılın kazancını Mart ayında beyan etmekte ve vergisini üçer aylık periyotlarla üç eşit taksitte ödemektedirler. Yıllık gelir vergisi yaklaşık olarak bir yıla yakın bir sürede tahsil edilmektedir. Bu durumda paranın değeri düşmekte ve vergi gelirleri reel anlamda kayba uğramaktadır. Bu durum vergilerini stopaj (tevkif) suretiyle ödeyenlere karşı haksız bir durum ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Çünkü, bu tür mükellefler vergilerini peşin olarak ödemiş olmakta diğerleri ise vergilerini gecikmeli olarak ödeyerek paranın zaman değerinden yararlanmaktadırlar. Ancak stopaj suretiyle vergisi ödenenler lehine bu düzenlemenin getirildiği düşüncesi tam olarak doğru değildir. Çünkü serbest meslek kazanç sahipleri gelir vergilerine mahsuben stopaj suretiyle vergilerini peşin olarak ödedikleri halde geçici vergi mükellefiyeti bunlar için de getirilmiştir. Bununla birlikte stopaj suretiyle ödenen verginin geçici vergiden mahsup edilme imkanının getirilmesiyle serbest meslek kazancı sahipleri aleyhine oluşan bu haksızlık telafi edilmeye çalışılmıştır. 4369 sayılı Kanunla geçici vergi müessesesinde yürürlüğe konulan hükümlerden biri de “ Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin %10’u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergiler terkin edilir, ancak gecikme faizi ve ceza kesilir.” Şeklindeki düzenlemedir. Özellikle bu hükmün anlaşılmasında uygulamada duraksamaya düşüldüğü ve olaylar karşısında çok değişik görüş ve yorumların ortaya çıktığı görülmektedir. Yazımızın amacı da bu hüküm uygulamasında “yapılan incelemeler” kavramı hakkında doğacak tereddütler hakkında görüşlerimizi ilgili çevrelerle paylaşmak ve sorunların çözümüne ışık tutma isteğidir.