Bu yazımızın başlığını bile yazarken herşeyi vergiye endekslemiş yaklaşımımızı gözler önüne seriyoruz. Oysa bu yaklaşımımız enflasyon düzeltmesinin enflasyon düşerken yasalaşmasını ve 31.12.2003 tarihli bilançoların düzeltilmesi sonucu ortaya kâr çıkması halinde bu kârın, zarar çıkması halinde bu zararın kazancın tespitinde dikkate alınmamasını açıklamada yetersiz kalmaktadır. Üstelik düzeltilmiş değerler izleyen dönemin başlangıç değeri olarak alınmaktadır. Yani aktiflerin endekslenmiş alış veya maliyet bedelleri izleyen dönemde maliyet olarak kabul edilmektedir. Bu durumda, geliri kazancın tespitinde dikkate alınmayan bir faktörün giderinin kazançtan indirilmesine olanak tanımaktadır. Bu da en azından bir kısım vergileme ilkelerine aykırıdır. Bu yüzden 5024 sayılı yasaya salt vergisel yaklaşım ya da anılan yasayı Türkiye’nin makro ekonomik politikalarından bağımsız olarak değerlendiren tüm yaklaşımlar yetersiz kalacaktır. Türkiye’de enflasyonun kalıcı olarak düşeceğine bugün olan inanç her zamankinden daha fazladır. Bu koşullar altında mali tablolarda enflasyon düzeltmesinin ihdas edilmesi gereksiz gibi algılanmaktadır. Oysa, Türkiye yabancı fonları çekmek açısından dünyayla rekabet eden bir ülkedir. Bu tür ülkelerde piyasalar finansörler ve yatırımcıların baskılarıyla şekillenmektedir. Finansörler ve yatırımcılar dünyanın muhtelif yerlerinde kurdukları sivil toplum kuruluşları (NGO, non-governmental organizations) aracılığıyla, yabancı fonlarla büyümek isteyen ülkelere sözde tavsiye niteliğinde standartlar yayımlamaktadı r. Organizasyonlardan biri olan Uluslararası Muhasebe Standartları Komitesi, dünyanın değişik yerlerinde, değişik para birimleri cinsinden mali raporlar hazırlayan kuruluşların tekdüze, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir mali tablolar sunabilmesine imkan verecek muhasebe standartları yayımlamakta, aynı zamanda bu standartların uygulanmasını sağlamakta ve değişen global şartlara göre eski standartları revize etmektedir. Bu standartların bir kısmı öteden beri mevzuatımızda yer almış, bir kısmı (finansal kiralama işlemlerinde değerleme) gibi mevzuatımıza yeni girmiştir. 29 nolu hiperenflasyonist ekonomilerde mali tabloların sunumu isimli uluslararası muhasebe standartının bir kısmı 5024 sayılı Kanunla vergi mevzuatımıza girmiştir. Bu zamana kadar hiperenflasyonist ekonomilerde finansal tabloların sunumu isimli 29 nolu uluslararası muhasebe standardının yasalaşmamasına bu standardın işletmelerin kârlarını eriteceği beklentisi neden olmuştur. Esasında kârların bir miktar azalacağı beklentisi doğru bir beklentidir. Zaten, bu standart, bir yatırımın enflasyonun üzerindeki getirisini (reel getiri) ölçmek için üretilmiştir. Dolayısıyla, kârların erimesi vergi gelirlerinde azalma gibi beklentiler ikinci plana itilmiştir. Enflasyon düzeltmesi standartı uluslararası platformda uygulanması zorunlu bir standartır. Bu itibarla bu yazımızda 29 nolu standardın uluslararası platformda önemi ve uygulama koşulları, 31.12.2003 tarihli mali tabloların düzeltilmesinin uluslararası arenada önemi hususları irdelenecektir.