“Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibari değeri üzerinden elden çıkarılmasından doğan kazançlar “hisse senedi ihraç primi” veya “emisyon primi” olarak adlandırılmaktadır. Vergi kanunlarımızda her iki terim de kullanılmamış olup, KVK’nun 8/5 inci maddesinde, hisse senetlerinin itibari değere üzerinde çıkarılmasından doğan kazançların kurumlar vergisinden müstesna olduğu belirtilmiştir. Tekdüzen Muhasebe Uygulama Genel Tebliğinde ise yeni çıkarılan hisse senetlerinin primli satışından kaynaklanan tutarların hisse senedi ihraç primi olarak sermaye yedekleri grubunda gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Biz bu yazımızda daha yaygın olarak kullanılan “emisyon primi” terimini kullanacağız.) Emisyon priminin kuruma ait bir kazanç mı yoksa şirket ortaklarının şirkete koydukları bir sermaye mi olduğu öteden beri tartışılmaktadır. Özellikle sermaye arttırımlarında, hisse senedinin nominal bedelinin üzerinde tutulması suretiyle elde edilen emisyon primini, şirketin sağladığı olumlu katkı nedeniyle, kazanç olarak nitelendirmek mümkündür. Ancak yeni kurulan bir şirkette henüz şirketin yarattığı bir değer yoktur ve satış farkı daha çok ortakların şirkete koydukları bir para (sermaye) niteliği taşır. Tekdüzen Muhasebe Hesap Planı açıklamalarına göre emisyon primleri, “520-Hisse Senedi İhraç Primleri” adı altında sermaye yedeği olarak muhasebeleştirilmekte ve gelir olarak nitelendirilmemektedir. TMS-1, Md: 65’de de sermaye yedekleri arasında gösterilen hisse senedi ihraç primlerinin gelir unsuru olarak gelir tablosuna aktarılamayacağı kesin bir ifade ile belirtilmiştir.