Gelir Vergisi Kanunun 6’ncı maddesinde dar mükellefiyet, “Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.” şeklinde tanımlanmıştır. Türkiye’de yerleşmenin ne anlama geldiği ise Gelir Vergisi Kanunun 4’üncü maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre, ikametgahı Türkiye’de bulunanlar ile bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar Türkiye’de yerleşmiş sayılır. Ancak Gelir Vergisi Kanununun 5’inci maddesine göre, belli ve geçici görev veya iş için Türkiye’ye gelen iş, ilim ve fen adamları, uzmanlar, memurlar ve basın yayın muhabirleri ve durumları bunlara benzeyen diğer kimselerle tahsil veya tedavi veya istirahat veya seyahat maksadıyla gelenler ile tutukluluk, yükümlülük veya hastalık gibi elde olmayan sebeplerle Türkiye’de alı konulmuş veya kalmış olanlar Türkiye’de yerleşmiş sayılmazlar. Tam mükellefiyette gelir şahıstan hareketle kavrandığı halde, dar mükellefiyette hedef gelirin Türkiye’de elde edilmiş olup olmadığıdır. Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye’de elde edildiği Gelir Vergisi Kanununun 7’nci maddesinde belirtilen şartlara göre tespit edilecektir. Dar mükellefiyette genel vergileme rejimi yıllık beyan esasına dayanmaktadır. Ancak dar mükellef kişileri vergilemede bu kişilerin Türkye’de yerleşmiş olmayan kişiler oldukları göz önünde bulundurulduğunda vergi güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla genel esastan sapılmış, ve tevkifat usulü ve münferit beyanname ile vergileme esasları da diğer yöntemler olarak benimsenmiştir.