Devletin vergilendirmede çeşitli amaçları vardır; Bunlardan ilki mali amaçtır, diğerleri de sosyal ve ekonomik amaçlardır. Ülkenin gelişim süreci içerisinde bu amaçların nispi önemlerinde değişmeler olabilir. İlk amaç olarak belirttiğimiz mali amaçta devlet, kamu harcamalarını karşılamak amacıyla yeteri kadar vergi almaya yönelir. Burada devlet şunu bilmektedir ki; yeteri kadar verginin toplanamaması durumunda borçlanma veya para bası mı yoluna gidilecek bu durum da ülke ekonomisini krizlere sürükleyecektir. Mali amacın temini esasen gelişmekte olan ülkelerin sorunudur, çünkü gelişmiş ülkelerde kurumsallaşmanın tamamlanması, kayıt dışılığın azaltılmış olması sebepleriyle kamu gelirlerinin tahakkuku ve tahsilatı arasındaki fark oldukça düşmüştür. Ancak gelişme yolunda olan ülkelerde kayıt dışılığın fazla olması vergilendirmede mali amacı ön plana çıkarmaktadır. Gelişmiş ülkeler, mali sorunları büyük ölçüde gerçekleştirdiklerinden onlar için vergilendirmenin sosyal amacı daha ön plandadır. Yani mali amaca büyük ölçüde eriştikleri için vergilerin sosyal yönlerini daha çok göz önüne alabilmektedirler. Aynı şekilde vergilerin ekonomik amaçlı kullanılması da özellikle durgunluk dönemlerinde gelişmiş ülkeler için daha kolay olmaktadır. Örneğin ekonominin resesyon dönemlerinde vergi indirimlerine giderek ekonomiyi tekrar canlandırmaya çalışmaktadırlar. Halbuki gelişmekte olan bir ülkede mali kaygılarla vergi indirimlerine kolaylıkla cesaret edilemediği gözlenmektedir. Ülkemiz de gelişmekte olan bir ülke olduğundan vergilendirmede mali amacın ön sırada olduğu görülmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de Akaryakıt tüketim vergisinin gelişim süreci anlatıldıktan sonra, bu verginin Türk Vergi Sistemi içerisindeki önemi vurgulanmaya çalışılacaktır. Ayrıca çalışmanın sonunda getirilmesi düşünülen özel tüketim vergisine değinilecektir.