29 Temmuz 1998 tarihli 23417 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4369 sayılı kanunla, gerçek kişilerin gelirlerinin tanımı yeniden yapılmıştır. Yapılan yeni düzenlemeye göre, gerçek kişilerin gelirlerinin tanımlanması ve verginin konusuna girip girmediğinin tespit edilmesinde; “kaynak teorisinden”, “net artış teorisine” geçilmiştir. Gerçek kişilerin gelirleri ile ilgili bu yeni gelir tanımının bir sonucu olarak; 1.1.1999 tarihinden itibaren kaynağı ne olursa olsun bütün gelirler, gelir vergisinin konusuna alınmıştır. Maliye Bakanlığı 4369 sayılı kanunla ilgili yayımladığı 1 seri nolu genel tebliğde, bu düzenlemenin temel amacının kayıt dışı ekonomiyi kayda almak ve vergi tabanının yaygınlaştırılmasını sağlamak olduğunu açıklamıştır. Bu yeni tanıma göre gelir, harcama ve servet artışı arasında bağlantı kurularak tespit edilecektir. Bu şekilde gelirin tespit edilmesi ise, belli bir tarih itibari ile bir başlangıç noktası belirlenmesi ve bu tarih itibari ile geçmişle bağlantının koparılması ile mümkündür. İşte bu amacı sağlamak için 4369 sayılı kanunla 3 önemli düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeler, • Sahip olunan kıymetlerin varlığının belirli bir tarih itibari ile kanıtlanması halinde, diğer kazanç ve iratlar bakımından geçmişe yönelik tarhiyat yapılmaması, • Kayıtlarda yer almayan iktisadi kıymetlerin belirli bir tarih itibari ile kayda alınması, • Kayıtlarda yer aldığı halde mevcut olmayan malların düzeltme işlemlerinin yapılmasıdır. Gerçek kişilerin sahip oldukları kıymetlerin varlığının belirli bir tarih (30 Eylül 1998) itibari ile kanıtlanması hususuna bu yazımızda yer verilmemiştir. Bu yazımızda, bir ticari işletmenin kayıtlarında yer almayan iktisadi kıymetlerin belirli bir tarih itibari ile kayda alınması veya kayıtlarda yer aldığı halde mevcut olmayan malların düzeltme işlemlerinin yapılması ile ilgili açıklamalara yer verilecek ve bu işlemlerin muhasebe kayıtları yapılmaya çalışılacaktır.