Ramazan ayı bilindiği gibi toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın daha fazla hissedildiği mübarek bir aydır. Bu ayın gelmesi ile birlikte manevi atmosferin en üst düzeye çıktığını hep beraber görmekte ve yaşamaktayız. Bu iklimden ziyadesiyle faydalanabilmek için ülkemizde son yıllarda şirketler ve kuruluşlar “Ramazan Paketi ” veya erzakı olarak tabir edilen ve içinde gıda, içecek, giyecek, yakacak ve temizlik malzemesini içeren paketlerini; kendi çalışanlarına veya ihtiyaç sahiplerine yardım olarak dağıtmaktadır.
Yapılan yardım paketleri gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından değerlendirildiğinde, vergisel boyutu da ortaya çıkmaktadır.
Yapılan Yardımın Çeşitleri
Yapılan bağış ve yardımların ilgili kişi ve kurumlara göre üç farklı şekilde yapılmaktadır:
1-Şirketlerin kendi çalışanlarına yapılan yardımlar,
2-İhtiyaç sahiplerine doğrudan yapılan yardımlar,
3-İhtiyaç sahibi kişi ve kurumlara dolaylı yapılan yardımlar.
1-Şirketlerin kendi çalışanlarına yapılan yardımlar
Şirketlerin kendi bünyelerinde çalışanlarına dağıttığı “Ramazan Paketleri” ayni ücret olarak dikkate alınmalıdır. Şirketlerde çalışanların hizmetleri karşılığında ödenen ücret “nakdi ücret” niteliğinde olup, yapılan yardımlar da “ayni ücret” mahiyetindedir. Bu nedenle Ramazan ayında çalışanlara verilen yardım paketlerinin vergilendirilmesinde; Gelir Vergisi, Katma Değer Vergisi, Damga Vergisi ve Sosyal Güvenlik Kanunu ayrı ayrı dikkate alınması gerekir.
a-193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu
Çalışanlara dağıtılan Ramazan Paketi “ayni ücret” mahiyetinde olduğundan Gelir Vergisine tabi olacaktır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 61.maddesine göre “Ücret; işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında “Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki ücretin tanımından da anlaşılacağı üzere para ile (nakit) ödeme dışında “ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler” de ücret olarak kabul edilmektedir.
Ayni ücretin vergilendirilmesinde ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 63. maddesindeki tanımlamadan öyle anlaşılıyor ki önce bu ayni ücretin nakde çevrilmesi gereklidir. Çalışanlara verilen ayınlar (ramazan paketi), piyasada ortalama satış fiyatı esas alınarak ayrıca dağıtılan paketin Gelir Vergisi Matrahının belirlenmesinde “net” olarak kabul edilerek brüt matrah hesaplanmak kaydı ile ücret olarak vergilendirilecektir. Hesaplanan bu vergi muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenecektir.
Örnek: HAS Ltd.Şti. Nisan/2020 döneminde 10.000 TL tutarlı ve 1.800 TL KDV’li 20 adet ramazan paketi satın almıştır. Ramazan ayı olan bu dönemde söz konu paketleri şirketteki 20 çalışanına yardım amaçlı olarak dağıtmaya karar vermiştir.
Buna göre şirketin çalışanlarına yapacağı net yardım tutarı 11.800 TL’na tekabül etmektedir. Bu tutarın çalışan bazında gelir vergisi dilimleri baz alınarak brüt değerlerinin hesaplanması gerekmektedir.
Buna göre; (11.800/(1-(Gelir Vergisi Oranı + Damga Vergisi Oranı))
Tüm personelin %15’lik gelir vergisi dilimine tabii olduğu kabul edilecek olursa yapılan yardımın brüt tutarı;
(11.800 / (1-(0,15+0,00759)) = 14.007,43 TL olacaktır.
Toplam Gelir Vergisi = 2.101,11 TL
Toplam Damga Vergisi = 106,32 TL olarak hesaplanacaktır.
Yani HAS Ltd. Şti. Nisan-2020 döneminde 10.000 TL + 1.800 TL tutarlı ramazan paketini kayıtlarına aldığında giderleştirir iken bu dönemde dağıttığında ise kayıtlarına gelir olarak dikkate alıp 1.800 TL KDV’yi indirimlerinden çıkarıp ilave edilecek KDV olarak hesaplayacaktır.
Yine aynı dönem Muhtasar Beyanname ile beyan edip ödeyeceği gelir vergisi ve damga vergisi tutarı ise (2.101,11+106,32=) 2.207,43 TL olacaktır.
b-3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun verginin konusu ve verginin konusunu teşkil eden işlemleri belirleyen 1. maddesinin 1 numaralı bendinde “ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin” katma değer vergisine tabi olacağı, aynı Kanunun teslim sayılan halleri düzenleyen 3. maddenin a bendinde “vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesinin” teslim sayılacağı belirtilmiştir.
Kanunun 5. maddesinde ise “vergiye tabi bir hizmetten işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Yapılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere personele ayın veya hizmet olarak verilen ücretler katma değer vergisinin konusuna girmektedir.
KDV Kanunu’nun 27’inci maddesinde, “Bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı” hüküm altına alınmıştır.
Bu itibarla, ramazan paketlerinin bedelinin tespit edilememesi durumunda, değerlemede emsal bedeli esas alınacaktır. Dolayısıyla çalışanlara verilen ramazan paketlerinin emsal bedelleri tespit edilip, bu bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.
Ayrıca, söz konusu yardımların satın alınması sırasında işletme tarafından yüklenilmiş olan ve indirim konusu yapılan KDV’lerin, yardımın yapıldığı dönemde düzeltilerek ilave edilecek KDV olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Ramazan paketlerinin içinde yiyecek, içecek ve temizlik ürünleri gibi birbirinden bağımsız olarak tüketilebilen ve farklı katma değer vergisi oranlarına tabi ürünlerin paketlenerek, fatura veya benzeri vesikalarda malın cinsinin “Ramazan Paketi” tutarının da tek bir tutar olarak gösterilmesi suretiyle satışa sunulması halinde bu pakete, koli içindeki katma değer vergisi oranı en yüksek olan ürünün tabi olduğu katma değer vergisi oranı uygulanacaktır.
Ancak paket içindeki ürünlerin, fatura veya benzeri vesikalarda ayrı ayrı fiyatlandırılarak, ayrı kalemler halinde gösterilmesi durumunda ise her bir ürüne, ürünün tabi olduğu katma değer vergisi oranının uygulanacağı tabiidir.
c-488 sayılı Damga Vergisi Kanunu
Şirket çalışanlarına dağıtılan yardım paketleri ayni ücret olduğundan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanun’a göre damga vergisine tabi olacaktır.
d-5510 sayılı SGK Kanunu
5510 sayılı Kanun’un 80. maddesinin a bendinin 2. fıkrası şu şekildedir:
"2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,"...
denilmek suretiyle prim ve ikramiye benzeri ödemelerin sigorta primine dahil edileceği hükmedilmiştir. Burada önemli olan ödemenin nakit olup olmadığıdır. Zira prim ve ikramiye nakit olarak ödenen bir unsurdur. İşte bu yüzden sigorta primine dahil edilmesi gerektiği madde hükmünde belirtilmiştir.
5510 sayılı kanunun 80. maddesinin c bendi ise;
“c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.” şeklindedir.
Yukarıdaki açıklamadan da görüleceği üzere ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir. Ramazan paketi ayni olarak yapıldığı için (yani çalışanlara erzak şeklinde verildiğinden) kanun hükmüne göre sigorta primine esas kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır.
Aynı zaman da işsizlik sigortası da hesaplanmayacaktır.
2-İhtiyaç sahiplerine doğrudan yapılan yardımlar
Şirketler kendi çalışanları dışında ki kişilere ya da kuruluşlara doğrudan Ramazan Paketi yardımı yapması halinde bu paketler için ödenen bedeller kanunen kabul edilmeyen gider niteliğindedir.
Yani söz konusu paketler için ödenen bedeller şirket kayıtlarına gider olarak alınıp, yardım yapıldığında ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara intikal ettirilip beyan edilmelidir.
Bu tür yardımlarda Ramazan paketlerinin alımında ödenen bedeller gider yazılır ve KDV’si de indirim konusu yapılır. İndirim konusu yapılan KDV’lerin, yardımın yapıldığı dönemde düzeltilerek ilave edilecek KDV olarak dikkate alınması gerekmektedir.
3-İhtiyaç sahibi kişi ve kurumlara dolaylı yapılan yardımlar
Şirketlerin dağıtacakları paketleri ihtiyaç sahiplerine doğrudan değil de “Gıda Bankacılığı” faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflar aracı kılınarak yapılması halinde; söz konusu paketlerin maliyet bedeli ile gider kayıt edilerek gelir veya kurumlar vergisi matrahından düşülecektir.
Nitekim, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanuna 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi; fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirileceği şeklinde hükmedilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununda gıda bankacılığı faaliyetleri ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamakta ancak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinin 2. bendinde “Safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır” ifadesine yer verildiğinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yapılan düzenlemelerden kurumlar vergisine tabi firmalar da yararlanabilecektir.
Öte yandan gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yiyecek maddelerin verilmesi KDV’den de istisna edilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” başlıklı 17/2-b maddesi hükmü; …“Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin teslimi, …” şeklindedir.
Dolayısı ile bu teslimler için Katma Değer Vergisi hesaplanmasına gerek yoktur.
Düzenlenecek faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacak. Ayrıca faturada “ihtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması da zorunludur.
Katma değer vergisi mükellefleri, bir vergilendirme döneminde yaptıkları bağışların toplam tutarını ilgili dönem beyannamesine dahil etmek suretiyle beyanda bulunacaklardır.
7104 sayılı kanunla maddeye eklenen ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren hükümle KDV Kanununun 17/2-b bendinde yer alan bağışlara konu olan mal ve hizmetlerin alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi indirilebilecektir.
Bu nedenle, bağışın yapıldığı dönemde, bağışlanan gıda maddelerinin iktisabı dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi tutarı bağışçının “Gıda Bankacılığı Kapsamında” yaptığı Bağış ve Yardımlar için herhangi bir KDV düzeltme işlemi yapılmayacaktır.
01.01.2019 tarihinden önceki düzenlemede, bağışın yapıldığı dönemde, bağışlanan malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV tutarının hesaplanması ve aynı döneme ait KDV beyannamesine dahil edilmesi, aynı tutarın “indirim KDV” hesaplarından çıkarılarak, gider hesaplarına aktarılması gerekmekte idi.
01.01.2019 tarihinden itibaren bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilemeyecektir.
HAS SÖZ
İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir.
(Sabahattin Ali)