TÜRKİYE MALİ EYLEM GÖREV GÜCÜ (FATF) TARAFINDAN KARA LİSTEYE ALINABİLİR Mİ ?
Türkiye son dönemlerde yaşanan döviz krizini engellemek için bir takım finansal enstrümanlar ortaya çıkarmıştır. Bununla yöntemlerden bir tanesi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına 400000 Amerikan Doları karşılığında mülk alan herkes geçebilme imkanına sahip olmasıdır. Peki bu sadece bir yatırım teşviki mi yoksa büyük riskleri içeren bir durum mu ? Türkiye’yi bekleyen riskler neler olmaktadır ?
Öncelikle, bir ülkenin vatandaşlığına geçme ile o ülkede yaşayan kişilerden bir yabancının hiçbir farkı kalmamaktadır. Bütün imkanlarından faydalanabilmektedir. Oturma ve çalışma hakkına izin almaksızın sahip olabilmektedir. Elbette bunlar açısından bir problem bulunmamaktadır ancak finansal enstrümanlara erişimi o ülkenin vatandaşları gibi özgürce kullanabilme ehliyetine sahip olacaktır. İstediği bankada hesap açmaya, istediği miktarda para yatırmaya, istediği finansal enstrümanları tercih etmekte hiçbir sorun olmaksızın yapabilecektir. Bu durum ise, özellikle kara para aklayanların ilgisini çekmektedir. Sebebi ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına bir gayrimenkul alarak sahip olan bir yabancı elde ettiği illegal geliri hem gayrimenkul alım vasıtasıyla aklama imkanına sahip olacaktır hem de ileride elde edeceği suç gelirlerini çeşitli yollarla Türkiye’de aklama imkanına sahip olabilecektir. Bu durumun en önemli sebebi ise vatandaşlık hakkını elde etmiş olmasıdır. Zaten her ne kadar 400000 Amerikan doları ilk bakışta büyük bir meblağ gibi görünse de illegal yollardan gelir edenler için bu meblağ oldukça azdır. Bu sayede direkt olarak kendi şahsı adına veya bir tanıdığının vasıtasıyla alacağı 400000 Amerikan dolar veya üstünde bir gayrimenkul neticesinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmeye hak kazanacaktır.
Bu durum genelde Karayiplerde bulunan Saint Kitts and Nevis, Domenika, Vanuatu, Grenada gibi Mali Eylem Görev Gücü tarafından kara listede bulunan vergi cenneti ülkelerde gerçekleşmektedir. Bu ülkelerin vergi cenneti olarak kabul edilmesindeki temel sebepler ise, önemli bir ekonomik faaliyetinin bulunmaması, şeffaflık eksikliği ve bilgi paylaşım eksikliği olmaktadır. Bu ülkeler illegal yollardan gelen paraları aklamakla ünlü ülkelerden yalnızca birkaç tanesidir.
Portekiz ise Avrupa Birliği ülkesi olması ve vatandaşlığı gayrimenkul yoluyla veriyor olmasına rağmen oldukça katı bir tutum sergilemektedir. Öncelikle mülk edinecek kişilere yol sunmaktadır;
- Birinci yolda yatırımcı 500000 avro veya üzerinde bir gayrimenkul alıp başvurularını yaptıktan sonra ilk kazanacağı ‘’Golden Visa’’ olmaktadır. Yatırımcı bu sayede ülkede ikamet etme ve çalışma hakkına sahip olmaktadır. Tam olarak bir Portekiz Cumhuriyeti vatandaşlığına geçilmesi ise beş yıllık bir süre zarfında gerçekleşmektedir. Bu beş takvim yılı içinde mülkü edinen yatırmcı ‘’mutlaka’’ en az bir hafta boyunca Portekiz’de kalmalı ve beş sonunda yapılacak Portekizce dil sınavından başarıyla geçmek zorundadır. Bu süre zarfı boyunca mülkü edinen kişi kesinlikle vatandaşlık hakkı elde edemez.
- İkinci yöntemde de süreç aynı olmakta ancak mülk edinecek yatırımcının alacağı mülkün fiyatı 350000 avro olmaktadır. Ancak bu mülkü aldıktan sonra almış olduğu eve en az 150000 avroluk restorasyon yapması gerekmektedir beş yıllık süre zarfında. İlk yöntemde olduğu gibi mülkü alan yatırımcı beş yıl boyunca vatandaşlık hakkını elde edememektedir. Beş yılın sonunda dil sınavını geçmesi halinde Portekiz Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmeye hak kazanmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri ise 900000 Amerikan doları yatırım yapan yatırımcılara tek bir şartla Yeşil Kart vermektedir. Bu koşul ise yapılacak yatırımın Amerika’da gelişmemiş veya yatırımın çok az olduğu bir yerde yapılması şartıyla verilmektedir.Bu sayede az gelişmiş olan bölgeleri veya eyaletleri geliştirmeyi amçlamaktadır.
Türkiye’de yeni başlayan gayrimenkul yatırımı yoluyla vatandaşlık verilmesi süreci itibariyle risk teşkil etmektedir. Özellikle hızlı bir şekilde suç gelirlerini finansal sisteme entegre etmek isteyen kişi/kişiler öncelikle gayrimenkul vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına sahip olabilme hem de ileri ki süreçte bankalar, finans kurumları, vb… yerlere yatırım yapmaya veya bankalarda hesap açmaya oldukça rahat bir şekilde hak kazanacaktır.
Bu durumda uygulanması gereken süreç hem yatırım teşvikini arttırmak hem de ülkeye döviz girdilerini arttırmak istenildiğinde Portekiz Cumhuriyeti’ne benzer bir şekilde yapılabilir. Şöyle ki, yatırımı yapan kişiye sadece oturma ve çalışma hakkı verilip belli bir süre sonunda eğer uygun görülürse Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmeye izin verilmesi daha iyi olacaktır. Bu sayede, vergi cenneti olarak kabul edilen ve karapara aklayanların oldukça sıklıkla rağbet ettiği Karayip ülkelerindeki gibi hızlı bir şekilde vatandaşlık verilmeyecek bu sayede Mali Eylem Görev Gücü tarafından siyah listeye girme riskinin de önüne geçilmiş olunacaktır.
Bir diğer dikkat edilmesi gereken hususta varlık barışı isimli uygulamanın ivediğilikle sonlandırılması olacaktır. Sebebi ise ülke içerisinden çeşitli yollarla parasını yurtdışına çıkaran, yasal veya yasadışı, bu uygulama vesilesiyle yurtdışında bulunan menkullerini kısa süre içerisinde ülke içerisine geri getirme imkanına çok düşük bir oran ile hk kazanmaktadır. Bu durum hem Mali Eylem Görev Gücü tarafından yasadışı yollarla ülkeye para girişi nedeniyle bir risk unsuru olarak görülebilir. Öte yandan vergisini her yıl düzenli ödeyen mükellefler açısından bir vergi adaletsizliği oluşmaktadır.