Günümüzde globalleşme hareketleri ile birlikte, uluslararası alanda, mal, hizmet ve emek hareketliliğinde sınır tanımaz bir şekilde artış olmuştur. Günümüzde firmalar artık ülke içi üretimden ziyade ihracatlarını artırmak amacıyla işletme politikaları oluşturmaktadır. Bu işletme politikaları çerçevesinde kalkınmakta olan ülkeler açısından ihracat ve döviz kazandırıcı diğer işlemler hayati bir öneme sahip olmuştur. Ülkemizde 24 Ocak 1980 kararlarından sonra iktisadi alanda hızlı bir liberalleşme hareketine girişilmiştir. Liberalleşme hareketi ile birlikte dışa açılma politikalarına hız verilmiş ihracat ve döviz kazandırıcı işlemler özendirilmiştir. Artık, ülkemizde de üretim ekonomisi içerisinde yer alan firmaların büyük bir bölümü ülke sınırlarını aşarak yurt dı.ına mal ve hizmet ihraçeder duruma gelmiştir. Ülkemizde bir çok firma iç dinamiklerini sağlamlaştırarak üretmiş oldukları malları dış piyasalara arzetmek için birbirleriyle uluslararası alanda rekabet edebilecek duruma gelmiştir. Ancak, ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon ve politik istikrarsızlıklar ihracatımızı olumsuz yönde etkilemiştir. İleride enflasyonun aşağıya çekilmesi ve politik istikrarın sağlanması ile birlikte ihracatımızda da önemli bir artış olması kaçınılmazdır. Ülkemizde ihracattaki artış ile birlikte, firmaların ihracat dolayısıyla yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerinde hızlı bir artış olması kaçınılmazdır. Günümüzde, Türkiye’de faaliyet gösteren bir çok firmanın ihracat departmanı bulunmaktadır. Bu çerçevede, firmalar yurt dışındaki müşterilerle olan ilişkilerin geliştirilmesi ve bu sayede mal ve hizmet ihracatlarını artırmak amacıyla uluslararası standartlar geliştirmeye başlamışlardır. Ülkemizde firmaların dışa açılma politikaları ile birlikte yurt dışı bağlantılarının artması diğer yandan firmalar arasındaki ilişkilerin gelişmesinde de büyük katkısı olmuştur. Globalleşen dünyada bir çok firma artık kendi ülkesinde değil de uluslararası alanda rekabet etmek için büyük gayret göstermektedir. Ancak, uluslararasıalanda ticari ilişkilerin gelişmesi ve buna paralel olarak firmalar arasında rekabetin artması firmaların kar marjlarını azaltmı.tır. Bu nedenle, uluslararası alanda bir çok firma, dünyada meydana gelen çeşitli krizlerin de etkisiyle, likidite sıkıntısı içine girmiştir. Bu şekilde, firmaların uluslararası alanda likidite sıkıntısı içerisine girmeleri firmalar arasında ihtilafların artmasına neden olmuştur. Bu şekilde, dünyada meydana gelen krizlerin de etkisiyle birçok firma yurt dışından olan alacağını tahsil edememekte bu nedenle alacağını tahsil etmek amacıyla dava yoluna gitmektedir. Firmaların alacağını tahsil edememesi durumunda alacağını tahsil etmek amacıyla dava yoluna başvurması uluslararası alanda bir çok problemide beraberinde getirmiştir. Bu problemlerin çözümü amacıyla bir çok ülke kendi arasında sözleşmeler imzalamakta bu şekilde sözleşme ile çözümlenemeyen sorunlar da mahkemeler aracılığıyla çözüme kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Bu makalemizde alacaklıların yurt dışından olan alacaklarını tahsil edememeleri durumunda borçlu ve alacaklı arasındaki mevcut ihtilafın çözülebilmesi amacıyla alacaklının hangi ülkedeki mahkemeye başvurması gerektiği tartışılacaktır. Bu çerçevede, ülkemizde yurt dışından olan alacaklarla ilgili ihtilafların çözümünde uygulanacak usul hukuku kurallarını belirleyen “Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun” inceleme konusu yapılacak olup, bu yazımızda ayrıca, “milletlerarası tahkim” müessesesi de ana hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır.