I- GİRİŞ : 4369 sayılı kanun(1) ile 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere vergi ziyaına bağlı cezalar ile ilgili olarak köklü değişiklikler yapılmı ştır. Bu kapsamda kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları kaldırılarak vergi ziyaı cezası ihdas edilmiştir. Değişiklikten önce mevcut olan cezaların hesaplanması, ziyaa uğratılan vergilerin belli katsayılarla çarpılması suretiyle yapılırken, değişiklikle getirilen vergi ziyaı cezasının “... ziyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda beirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, bu kanunun 112 nci maddesine göre ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle....” (VUK md. 344/2) hesaplanacağı hükme bağlanmıştır. Değişiklikle getirilen vergi ziyaı cezasının hesaplama yöntemi bir hayli yeni ve karmaşık(2) özellikler arz etmektedir. Örneğin mevcut sistemde doğrudan hukuki bir sonuç doğurmayan “ihbarname düzenleme tarihinin” ceza hesabında temel alınması, ceza hesaplamada tahakkukun geciktirilmesine bağlı olarak alınan gecikme faizi ile ilişki kurulması vergi hukukumuzda ilk defa karşılaşılan hususlar olmuştur. Bu ve benzeri nedenlerle özellikle taksitler halinde ödenen vergilerde vergi ziyaı cezasının hesaplanması sırasında vergi daireleri ve (4444 sayılı kanunla(3) cezaların yeniden uzlaşma kapsamına alınmasından sonra) tarhiyat öncesi uzlaşma komisyonlarında tereddütlere neden olmuştur. Maliye Bakanlığı tereddütleri gidermek için 280 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(4) ve 2000/6 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu İç Genelgesini(5) çıkarmıştır. Bakanlığın yaptığı düzenlemeler bu konudaki tereddütlerin bir kısmını gidermiş, ancak 2000/6 Sayılı İç Genelgeyle yaptığı açıklamalar yeni tereddütlerin ve tartışmaların ortaya çıkmasına neden olacağa benzemektedir. İşte bu tereddütler ve sorunlar bu yazımızda tartışma konusu edilecektir.