Uzun süredir kamuoyunun gündeminde olan ve bu yazının hazırlandığı gün itibariyle Cumhurbaşkanı tarafından henüz onaylanmamış /yürürlüğe girmemiş bulunan 4792 sayılı Vergi Barışı Kanunu nihayet, 16 Ocak 2003 tarihinde T.B.M.M.’de kabul edilmiştir. Bu yazımızda olası düzenlemenin içeriğini verirken, bir yandan da düzenlemenin konusu ve kapsamını (özellikle ilk iki bölümde) son günlerde çok popüler olan iktidar olgusunu (gücün sınırları ve gücün etki alanı ile) mali perspektiften resmederek anlatmaya çalışacağız. İktidar, insanlararası etkileşimin bulunduğu her yapı ve her düzeyde vardır. İktidar, bu bağlamda İnsanlararası etkileşimle birlikte ortaya çıkan eşitsizliği meşrulaştırır; eşitsizliği örgütler. Max WEBER’de iktidar, bir toplumsal ilişki içerisinde dirençlere karşın kendi iradesini kabul ettirme şansı dır. Hukuk açısından yalın ve bireysel iktidar ile kurumsal iktidarlar arasında bir ayrım yapılırsa, birincilerin objektif hukuka, ikincilerin pozitif hukuka dayandığı görülür. Yalın ve bireysel iktidarlar fiili (de facto) bir iktidardır; grubun hayati gereksinmeleri birlik ve sürekliliğin zorunlu koşulunu oluşturur ve dolayısiyle objektif hukuka dayanırlar. Kollektif bir bilinçlenmenin ürünü olan kurumsal düzeyde somutlaşmış iktidar, pozitif hukuka dayanır. Pozitif hukuk adet halinde vaya yazılı kurallar biçimindeki objektif hukukla, bu kurallara uygun toplumsal ilişkilerin kurulmasından oluşur. Böylece bir hukuk iktidarı ortaya çıkar. Yani kurumsal sosyal iktidar bir hukuk iktidarıdır Bu bağlamda siyasal iktidar, bir grup ya da toplulukta ortaya çıkan ,topluluğun tümünü koruyan, örgütleyen, geliştiren, zenginleştiren ve başka grup ve topluluk çıkarlarına karşı savunan sivil topluma özgü ve nihayet sivil toplumdaki tüm sosyal iktidarların üzerinde egemen iktidardır. İktidarı bu şekilde tanımlayarak aynı zamanda sınırlarını da çizmiş bulunuyoruz. Bu sınırlar ilk adımda; pozitif hukuk, iktidar enstrümanı olarak tek başına demokratik ve sosyal devlet, sivil toplum düzleminde temel hak ve özgürlüklerdir.