Dar mükellefiyet; gerçek kişiler açısından Türkiye’de yerleşmiş olmamakla beraber gelirinin bir kısmını Türkiye’de elde eden kimselerin vergilendirilmesine yönelik bir mükellefiyet şeklidir. Bu gibi gerçek kişiler gelirinin yalnız bir kısmı (memleket içinde elde ettikler kısmı) üzerinden vergiye tabi olurlar. Kurumlar açısından ise dar mükellefiyet, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayan bir kısım yabancı kurumların vergilendirilmesine yönelik bir mükellefiyet şeklidir. Bu çerçevede, Türkiye’de dar mükellefiyete tabi kurum olarak vergilendirilen yabancı kurumlar, yalnız Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergiye tabi tutulacaklardır. Gerek dar mükellefiyet esasında gerekse tam mükellefiyet esasında, kurumlar vergisi kanununun sistematiği içerisinde, vergilendirme rejimi olarak iki yöntem benimsenmiştir. Bu iki yöntem; Türk Vergi Sisteminde genel vergilendirme rejimi olarak benimsenen beyan esasında vergilendirme (yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ve özel beyanname ile beyan) ve tevkif usulü ile vergilendirmedir. Türkiye’de dar mükellefiyet esasında vergilendirilecek olan kurumların Türkiye’de her türlü faaliyet ile uğraşmaları imkan dahilindedir. Bu çerçevede, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı kurumlar ticari, sınai, zirai ve hizmetlerle ilgili olarak kanunlarla yasaklanmamış her türlü faaliyette bulunmaları mümkündür. Türkiye’de gemi işletmeciliği faaliyetinde bulunan yabancı ulaştırma kurumlarının bu faaliyetlerini uygulamada bir daimi temsilci (özellikle acenta) aracılığıyla yürüttükleri görülmektedir. Teorik olarak yabancı gemi işletmecilerinin daimi temsilci kullanmaksı zın da Türkiye’de gemi işletmeciliği faaliyetinde bulunmaları mümkündür. Ancak, Türkiye’de gemi işletmeciliği faaliyetinde bulunan yabancı kurumlar bu faaliyetlerini daha ziyade bir daimi temsilci vasıtası ile yürüttüklerinden makalemizin aşağıdaki bölümlerinde daimi temsilci vasıtası ile ifa edilen gemi işletmeciliği faaliyetinden elde edilen kazançların 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından vergilendirilme esasları inceleme konusu yapılacaktır. Bu açıklamalar yapılırken Türkiye’nin imzalamış olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları ihmal edilecektir. Türkiye’de dar mükellefiyet kapsamında vergilendirilecek olan kurumların kanuni ve iş merkezleri yurt dışında bulunduğundan bu kurumların Türkiye kaynaklı elde ettikleri kazanç ve iratların vergilendirilmesinde çifte vergilendirme sorunu ile karşılaşılması kaçınılmazdır. Şayet, Türkiye’nin dar mükellefiyet kapsamında vergilendirilecek olan yabancı kurumların kanuni ve iş merkezinin bulunduğu ülke ile imzalamış olduğu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının bulunması durumunda genel hükümler yerine anlaşmadaki özel hükümler ve varsa anlaşmadaki oranlar uygulanacaktır.