Globalleşme ile birlikte uluslararası sermaye hareketleri daha akışkan ve daha karmaşık hale gelmiştir. Bugün, uluslararası döviz piyasalarındaki günlük işlem hacmi 2 trilyon ABD Dolarına [$] ulaşmıştır ve her geçen gün de artmaktadır. Uluslararası hesaplamalar, bu işlem hacminin yalnızca yüzde 5’den daha az bir kısmının mal ve hizmet ticareti ile ilgili; kalanının ise spekülatif amaçlı olduğuna işaret etmektedir. Uluslararası döviz işlemlerinin neredeyse tamamının, spekülatif amaçlı işlemlerden oluşması ve hatta bunların yüzde 50’den fazlasının bir haftadan daha kısa vadeli olması, çok ciddi ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Son onbeş yılda, yükselen piyasa ekonomilerinde [Emerging markets] yaşanan krizlere bakıldığında kısa vadeli spekülatif döviz hareketlerinin nedenli olumsuzluklara neden olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Özellikle 1992’den bu yana, global finans piyasalarındaki krizler istisna olmaktan çıkıp, adeta norm haline gelmiştir (Bird& Rajan, 1999:229). 1994 Meksika Krizi, 1997 Asya Krizi ve bunu takip eden Rusya ve Brezilya krizleri, çok yakın geçmişte de Türkiye ve Arjantin’de yaşanan finansal krizler bunun tipik örnekleridir. Giderek sıklaşan ve şiddeti artan bu krizlerin arkasında, spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin olduğu ve bu hareketlerin vergileme yoluyla caydırılması gerektiği sık sık dile getirilmektedir. Bu çerçevede de, her yaşanan global karakterli finansal kriz sonrasında Tobin vergisi önerisi tekrar gündeme gelmektedir. Bu çalışma, spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin önlenmesine yönelik bir çözüm önerisi olarak ortaya atılan Tobin vergisini ele almakta ve bu verginin spekülatif amaçlı döviz hareketlerini önlemedeki rolünü tartışmaktadır. Altı bölümden oluşan çalışmanın ikinci bölümünde Tobin vergisinin genel çerçevesi çizilirken, üçüncü bölümde Tobin vergisinin nasıl çalıştığı ve hesaplandığı ele alınmaktadır. Dördüncü bölümde Tobin vergisinin etkinliğ inin artırılmasına yönelik alternatif öneriler irdelenirken, beşinci bölümde Tobin vergisinin avantaj ve dezavantajları üzerinde durulmaktadır. Son bölümde ise genel değerlendirme ve sonuca yer verilmektedir.