Amortismana tabi iktisadi kıymetler (bundan sonra ATİK olarak belirtilecektir.),sabit kıymet niteliğindeki aktif elemanlardır. Sabit kıymet, işletmede alım-satım konusu yapılmayarak kullanılmaya ayrılan iktisadi kıymetlerdir. Sabit kıymet kavramı içinde yer alan aktif elemanlar sadece maddi varlıklardan ibaret değildir. Maddi varlıkların yanında, işletmenin sahip bulunduğu gayri maddi haklarla, aktifleştirilen bir kısım giderlerde sabit kıymetler arasında yer alırlar. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 313’üncü maddesinde ATİK şu şekilde hüküm altına alınmıştır: “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269’uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmleri...” Bir başka tanımda ATİK’ler işletmelerin normal üretim ve alım-satım işlemlerine konu olmamakla beraber, üretim ve alım satım işlemlerine doğrudan veya dolaylı bir şekilde katkı sağlayan, işletmede bir yıldan fazla kullanılan, yıpranmaya, aşınmaya ve kıymetten düşmeye maruz bulunan iktisadi kıymetlerdir. Anılan Kanunun 186’ncı maddesinde iktisadi kıymetler ise; “..mevcutlar, alacaklar ve borçlar...” şeklinde belirtilmiştir. 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun(3) 31’inci maddesinde, ATİK’lere ait KDV’nin 3 yılda 3 eşit taksitte indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmış ancak vergi kanunlarında köklü değişiklikler yapan 4369 sayılı Kanun(4) ile yukarıdaki madde 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır. Yazımızda, 4369 sayılı Kanunla KDVK’nun 31’inci maddesinde yapılan değişiklikler ve bu konuyla ilgili olarak çıkarılan 71 seri numaralı KDV genel tebliği irdelenmeye çalışılacaktır.