Bugüne kadar mükelleflerle vergi idaresi arasında doğan ihtilafların önemli bir kısmının örtülü sermaye ve örtülü kazanç konularında olduğu bilinen bir gerçektir. Gerçekten de gerek mükelleflerin gerek inceleme elemanlarının gerekse de yargının konuya bakış açıları çoğu zaman farklı olabilmektedir. Bunun temel nedeni, aslında bu şartların varlığının açık bir şekilde kanunda belirlenmesine rağmen yine kanunda yer alan soyut ifadelerdir. Yazımızın konusunu oluşturan örtülü sermaye ve örtülü kazanç dağıtımı konularındaki Danıştay kararları, yargının bu konuya olan yaklaşımının mükellefler ve inceleme elemanlarına ışık tutması bakımından son derece faydalı olacaktır.Bu karar metinlerinde, mükelleflerin görüşleri, inceleme elemanınca raporunda eleştiri konusu olan hususlar ve vergi mahkemesi ve Danıştay’ın konuya yaklaşımlarının bir arada olması bu konuda gelecekte ortaya çıkacak ihtilafların azalmasına katkıda bulunabilecektir.