Gelir Vergisi Kanununda (G.V.K.) yer alan 7 gelir unsurunun en önemlilerinden birisi de hiç şüphesiz menkul sermaye iratlarıdır. Özellikle ülkemizin dışa açık ekonomik modeli baz alması ile birlikte, piyasalarda çeşitlenen alternatif yatırım araçlarındaki gelişmeler menkul sermaye iratlarının önemini bir kat daha artırmış bulunmaktadır. Dünyada ortaya çıkan hemen hemen her tür yatırım aracının uygulama alanı bulduğu ülkemizde vergi mevzuatı, gelişen yatırım araçlarının vergilendirilmesi ile ilgili esas ve usulleri belirlemede her zaman yeterli olamamıştır. Bu durum beraberinde pek çok tartışma ve eleştiriyi getirmiş ve belki de en önemlisi bu durum uygulamada yasal boşlukların oluşmasına neden olmuş bulunmaktadır. Yukarıda bahsedilen bu yasal boşluk ise, uygulamada menkul sermaye iratları ile ilgili pek çok ihtilaf yaşanmasına neden olmuştur. Mükelleflerde menkul sermaye iratları ile ilgili olarak oluşan bu bahse konu tereddüt ve yanılmaların giderilmesi kanımızca, Gelir Vergisi Kanununda menkul sermaye iradı ile ilgili olarak yer alan yasal düzenlemelerin bilinmesi ile mümkün olacaktır. Bu nedenle izleyen bölümlerde, öncelikle menkul sermaye iradının kanunda yer alan tanımından hareketle mahiyeti belirlenecek ve daha sonra da tereddüt konusu olan hususlar yasal düzenlemeler ışığında açıklanmaya çalışılacaktır.