Katma Değer Vergisi, uygulama rejimi ve ekonomik etkileri açısından yayılı muamele vergileri ile toplu muamele vergilerinin bir sentezidir. Bu özellik, katma değer vergisinin özünü oluşturan ve onu tüketim vergilerinin nihai aşaması olarak ortaya koyan indirim mekanizmasına dayanır. Bu açıdan, Katma Değer Vergisi’nden beklenen amaçların gerçekleşmesi için indirim mekanizmasının sağlıklı çalışması gerekir ve Gelir İdaresi de bu yönde gerekli tedbirleri alır. Diğer taraftan, vasıtalı bir vergi olan Katma Değer Vergisi’nin matrahının ad valorem esasa dayanması ve piyasada gerçekleşen işlemleri konu olarak alması nedeniyle, hasılatı ekonomik konjonktürü çok yakından takip eder. Şöyle ki, ekonomik canlanma esnasında ekonomide işlem sayısı (konu) ve birim işlem değeri (matrah) artacak, bu da, vergi gelirlerini yükseltecektir. Ancak, enflastyonist esnada vergi gelirleri artış oranının fiyatlar genel seviyesi artış oranından yüksek olması vergi gelirlerinin reel anlamda artması için şarttır. Vergiler, uygulandığı zamana, ülkelerin ekonomik şart ve seviyelerine, sosyal olay ve olgulara göre ekonomik, sosyal, teknik, idari gerekçelerle bir kısım istisnalar içermek zorundadır. Bu durum, katma değer vergisi hasılatının, yukarıda değindiğimiz, ekonomik konjonktürü takip etme özelliğini nispeten azaltmaktadır.