Bilindiği üzere, dünya genelinde karaparaya kaynaklık eden en önemli faaliyet uyuşturucu ve psikotrop (uyarıcı) madde kaçakçılığıdır. Daha sonra silah ve patlayıcı madde kaçakçılığı, kadın ve çocuk ticareti, fuhuş, yasal olmayan kumar, dolandırıcılık, hileli iflas ve terör suçları gibi yasadışı faaliyetler gelmektedir. Tüm bu faaliyetlerin ortak özelliği ise örgütlü suçlar oluşudur. Bu suçların işlenmesi suretiyle büyük gelir ve varlıklar elde edilmektedir. Ürkütücü boyutlara ulaşan bu gelir ve varlıklar, gerek ülkelerin ulusal ekonomilerindeki ve gerekse uluslararası mali sistemdeki dengeleri bozabilecek düzeydedir. Günümüzde karapara öyle korkunç boyutlara ulaşmıştır ki, miktarı tespit edilemediği gibi dünyaca ünlü The Economist Dergisinde çıkan bir yazıda da “Önlem alınmaz ise 2020 yılında ABD Başkanını mafya seçtirecek”bile dedirtmiştir. Uluslararası piyasada aklamaya konu olan karapara miktarına ilişkin tahminlerin yüksekliği de karapara aklama ile mücadeyi zorunlu kılan önemli nedenlerden biridir. Diğer bir önemli nokta ise karaparanın, gerek ulusal ve gerekse uluslararası boyutda rekabet eşitliğinin bozulmasına sebep olmasıdır. Bu durum aynı zamanda toplumdaki ahlaki değerlerin aşınmasına da yol açmaktadır. Konunun ciddiyetini anlayan ülkeler hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde mücadeleye başlamışlardır. Türkiye’de karapara en fazla uyuşturucu madde kaçakçılığından elde edilmektedir. Türkiye bu çerçeve içerisinde coğrafi konumu itibariyle Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği yerde bir köprü vazifesi görmekte, doğusunda üretim bölgeleri batısında ise tüketim bölgelerinin bulunması nedeniyle transit bir konuma sahip bulunmaktadır. Türkiye’de uyuşturucu madde ticareti suçundan sonra en fazla karapara elde edilen suçlar arasında, sahte fatura kullanma, silah ve patlayıcı maddelerin, tarihi eser, kültür ve tabiat varlıklarının kaçakçılığı sayılabilir.