Kurumlarda kar dağıtımı, nakit olarak ya da karın veya Ticaret Kanunu ve şirket ana sözleşmesi uyarınca ayrılan kar yedeklerinin (kanuni, statü ve olağanüstü yedek akçelerin) sermayeye ilave edilmesi sonucunda şirket ortaklarına hisse senedi veya ortaklık payı verilmesi yoluyla gerçekleşmektedir. 19 Ocak 1996 tarihinde yayımlanan 191 No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile Maliye Bakanlığı geçmiş yıl karının ya da kar üzerinden ayrılan yedek akçelerin sermayeye ilave edilmesi sonucunda ortaklarca elde edilen hisse senedi veya ortaklık payını kurum açısından KAR DAĞITIMI ve ortaklar açısından KAR PAYI olarak kabuletmiştir. Bunun tek istisnasını gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışından veya üretim tesislerinin yeni kurulan bir şirkete ayni sermaye olarak konulmasından doğan ve sermayeye ilavesi şartıyla vergilendirilmeyecek olan kurum kazancı oluşturmaktadır. Sermayeye ilave edilmesi kar dağıtımı sayılmayan bu kazanç unsuruna ilişkin olarak ortaklara verilecek hisse senedi ve ortaklar payı KAR PAYI kabul edilmez. Buna göre geçmiş yıl karları, cari yıl karı, Ticaret Kanunu ve şirket ana sözleşmesi hükümleri uyarınca ayrılan kar yedeklerinin sermayeye eklenmesi nedeniyle ortaklarca elde edilen iştirak hisseleri MUKAYYET DEĞERLERİ ile hisse senetleri ise İTİBARİ DEĞERLE ortakların kar payını oluşturmaktadır. Bu kar payları kurumlardan elde edilen kar paylarının tabi olduğu hükümler çerçevesinde vergilendirmektedir. Vergilendirmenin gerekçesi ise karın veya kar yedeklerinin sermayeye ilave edilmesi ile ortaklara fiilen dağıtılan kar payı ile kurumun sermaye artırımına iştirak etmesinin aynı anlamda olmasıdır. Her iki halde de ortaklar kurum bünyesinde oluşan kar üzerinde tasarruf etme imkanına sahip olmaktadır.