Bilindiği üzere vergi hukukumuzun en önde gelen ilkelerinden biri beyan esasıdır. Beyan esası, mükelleflere güvenildiğinin en açık ve somut uygulama biçimidir. Ancak kimi zaman mükellefler, vergi ile ilgili yükümlülüklerini zamanında yerine getirememektedirler. Bu durumda mükellef-idare arasındaki bu güvenin sarsılmaması için mükelleflere son bir şans verilmesi, böylece vergi ziyaı cezasının(1) kesilmemesi ancak idarenin de zamanında verginin ödenmediğinden bahisle uğradığı zararın bir zamla karşılanması amacını güden pişmanlık ve ıslah müessesesi 213 Vergi Usul Kanunu’nun (V.U.K.) 371’inci maddesinde düzenlenmiştir. Öte yandan mükellefler, adlarına yapılan tarhiyatların(2) doğru olmadıklarını düşündüklerinde tarhiyatları dava konusu edebilirler. V.U.K.’nun 378’inci maddesindeki düzenlemeye göre vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi gerektiği belirtilmiş ancak mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları hükmolunmuştur. Yazımızın konusunu, ihtirazi kayıtla pişmanlık beyannamesinin verilip verilemeyeceğinin hukuksal ve yasal düzenlemeler gözönüne tutularak irdelenmesi oluşturmaktadır.